There was food enough for us all.
- Hepimiz için yeterli yiyecek vardı.
Google Translate is not good enough for Ubuntu Translations. Furthermore, this is against Ubuntu policy.
- Google Translate, Ubuntu Çevirileri için yeterince iyi değildir. Ayrıca bu, Ubuntu ilkesine de aykırıdır.
Tom didn't have enough time to do everything that needed to be done.
- Tom'un yapılması gereken her şeyi yapacak kadar yeterli zamanı yoktu.
I didn't have enough time to do everything that needed to be done.
- Yapılması gereken her şeyi yapmak için yeterli zamanım yoktu.
Haven't we had enough of that nonsense already?
- Bu saçmalığa yeterince katlanmadık mı?
A country without enough labour force cannot be self sufficient.
- Yeterli iş gücü olmayan bir ülke kendi kendine yeterli olamaz.
To begin with, the funds are not sufficient for running a grocery store.
- Öncelikle,devlet tahvilleri bir bakkal dükkânı çalıştırmak için yeterli değiller.