yerlileştirme

listen to the pronunciation of yerlileştirme
Türkisch - Englisch
(Dilbilim) purification
The act or process of purifying
A religious act in which a defiled person is made clean or free from sin
{n} the act of making pure or clean
a ceremonial cleansing from defilement or uncleanness by the performance of appropriate rites the act of cleaning by getting rid of impurities
the process by which a person unclean, according to the Levitical law, and thereby cut off from the sanctuary and the festivals, was restored to the enjoyment of all these privileges
the act of purging of sin or guilt; moral or spiritual cleansing; "purification through repentance" a ceremonial cleansing from defilement or uncleanness by the performance of appropriate rites the act of cleaning by getting rid of impurities
{i} sanctification, act of expiating sins; act of cleansing; disinfection; distillation, refinement
a ceremonial cleansing from defilement or uncleanness by the performance of appropriate rites
The period of prayer and catechesis beginning with the first Sunday of Lent
To kill water dwelling parasites and bacteria found in remote places, water is boiled for three minutes, or has iodine or chlorine added
The removal of impurities, a refining process
Bane; Deadly Blessings
the process of removing impurities (as from oil or metals or sugar etc )
the act of purging of sin or guilt; moral or spiritual cleansing; "purification through repentance"
Purification is the act or process of cleansing
A cleansing from guilt or the pollution of sin; the extinction of sinful desires, appetites, and inclinations
Aquamarine, Calcite, Salt
the act of cleaning by getting rid of impurities
yerli
native

Magdalena is a native of Łódź. - Magdalena bir Łódź yerlisidir.

Martyna is a native of Wrocław. - Martyna bir Wrocław yerlisidir.

yerli
{s} local

Mary is a local girl who made it big. - Mary çok başarılı olan yerli bir kız.

The locals call this river the man-eating river and fear it. - Yerliler bu nehre adam yiyen nehir diyorlar ve ondan korkuyorlar.

yerli
domestic

Most of these products are domestic. - Bu ürünlerin çoğu yerli.

I prefer to buy domestic rather than foreign products. - Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.

yerli
indigenous

Some indigenous tribes in Brazil are threatened by loggers. - Brezilya'daki bazı yerli kabileler keresteciler tarafından tehdit edilmektedir.

Latin Americans know very little about the history of the indigenous peoples who used to live here several centuries ago. - Latin Amerikalılar birkaç asır önce burada yaşamış olan yerlilerin geçmişi hakkında çok az şey bilmektedir.

yerli
aboriginal
yerli
endemic
yerli
{i} inhabitant
yerli
resident
yerli
stationary
yerli
american indian

An American Indian is more properly called a Native American. - Bir Amerikalı Kızılderili daha uygun bir şekilde Yerli Amerikalı olarak bilinir.

yerli
in-place
yerli
native-born
yerli
habitan
yerli
indigen

His love for indigenous Mexican art became his downfall. - Yerli Meksika sanatına olan sevgisi, onun çöküşü oldu.

Some indigenous tribes in Brazil are threatened by loggers. - Brezilya'daki bazı yerli kabileler keresteciler tarafından tehdit edilmektedir.

yerli
built-in
yerli
homebred
yerli
vernacular
yerli
autochthonic
yerli
{s} homemade
yerli
native to
yerli
locals
yerli
local; indigenous, native; autochthonous; aboriginal
yerli
domestic (as opposed to foreign)
yerli
domicilled
yerli
autochthon
yerli
Amerindian
yerli
autochthonous
yerli
locally produced, locally made, local
yerli
native, indigenous; domestic; native
yerli
Amerind
yerli
immovable, not portable, built-in (piece of furniture)
yerli
native born
yerli
habitant
yerli
person who is a native of a place, native, local; autochthon, aborigine
yerli
builtin
yerli
enchorial
Türkisch - Türkisch

Definition von yerlileştirme im Türkisch Türkisch wörterbuch

Yerli
otokton
Yerli
EVCiL
yerli
Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan
yerli
Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan (kimse)
yerli
Taşınamayan, başka yere götürülemeyen
yerli
Belli bir bölgede yetişen
yerli
Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan kimse: "Ben buranın yerlisiyim, siz yabancı ve belki de geçicisiniz."- R. H. Karay
yerli
Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan: "Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu."- B. R. Eyuboğlu
Englisch - Türkisch

Definition von yerlileştirme im Englisch Türkisch wörterbuch

yerli
(Tıp) n.Bir çeşit iyi cins Türk afyonu
yerlileştirme
Favoriten