He settled down in his armchair to listen to the music.
- O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
The settlers did not always honor the treaties.
- Yerleşimciler, yapılan anlaşmalara her zaman saygı göstermediler.
We moved into this house last month. We will settle down soon.
- Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
He settled down in his native country.
- Anavatanına yerleşti.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
I would prefer to live in a residential area, not downtown.
- Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.
This residential area is comfortable to live in.
- Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.