yerleştirici

listen to the pronunciation of yerleştirici
Türkisch - Englisch
inserter
A machine that inserts components into envelopes for mass mailing
A person who, or device that inserts
{i} person or thing which inserts
yerleş
ensconce
yerleş
settle

He settled down in his armchair to listen to the music. - O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

yerleş
settle down

Tom refused to settle down. - Tom yerleşmeyi reddetti.

Tom is ready to settle down and start a family. - Tom yerleşmek ve bir aile kurmak için hazır.

yerleş
{f} settled

They settled in Japan. - Onlar Japonya'da yerleştiler.

They settled in Canada. - Onlar Kanada'ya yerleştiler.

yerleş
{f} ensconcing
yerleş
settle in

They decided to settle in a suburb of London. - Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.

They are planning to settle in New Zealand. - Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.

yerleş
embed
yerleş
populate
yerleş
reside

This is residential property. - Burası yerleşim bölgesidir.

This residential area is comfortable to live in. - Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

polen yerleştirici
(Arılık) pollen insert
yerleş
{f} site
yerleş
indwell
yerleştirici
Favoriten