She wants to settle down and have children.
- O yerleşmek ve çocuk sahibi olmak istiyor.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
She wants to settle down and have children.
- O yerleşmek ve çocuk sahibi olmak istiyor.
We have a score to settle.
- Yerleşmek için bir puanımız var.
Tom says that he wants to settle down.
- Tom yerleşmek istediğini söylüyor.
The Indians gave the settlers food.
- Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
He settled down in his armchair to listen to the music.
- O, müzik dinlemek için koltuğuna yerleşti.
Let's all settle down here.
- Hepimiz buraya yerleşelim.
Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
Call me when you get settled in.
- Yerleştiğin zaman beni ara.
He settled down in his native country.
- Anavatanına yerleşti.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
They are planning to settle in New Zealand.
- Yeni Zelandaya yerleşmeyi planlıyorlar.
I would prefer to live in a residential area, not downtown.
- Bir şehir merkezinde değil, bir yerleşim alanında yaşamayı tercih ederim.
Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
- Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.