Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
The Indians gave the settlers food.
- Hintliler yerleşimcilere yemek verdi.
We moved into this house last month. We will settle down soon.
- Bu eve geçen ay taşındık. Yakında yerleşeceğiz.
Tom refused to settle down.
- Tom yerleşmeyi reddetti.
They settled in Japan.
- Onlar Japonya'da yerleştiler.
They settled in Canada.
- Onlar Kanada'ya yerleştiler.
They found it easy to settle in the United States.
- Onlar Amerika Birleşik Devletleri'nde yerleşmeyi kolay buldular.
They decided to settle in a suburb of London.
- Londra'nın bir banliyösüne yerleşmeye karar verdiler.
Tom and Mary live in a quiet residential neighborhood.
- Tom ve Mary sessiz bir yerleşim bölgesinde yaşıyorlar.
A factory is not suitable for a residential district.
- Bir fabrika, bir yerleşim bölgesi için uygun değildir.