She knows five languages, but when she wants to swear, she does so in her maternal language.
- Beş yabancı dil biliyor ama yemin etmek istediği zaman kendi ana dilinde konuşuyor.
He was sworn in as mayor.
- Ona bir belediye başkanı olarak yemin ettirildi.
Has the witness been sworn in?
- Tanığa yemin ettirildi mi?
I have made a vow never to get married.
- Ben asla evlenmemek için yemin ettim.
I vowed that I would never speak to her again.
- Bir daha onunla konuşmamaya yemin ettim.
I swore I'd never be like Tom.
- Asla Tom gibi olmayacağıma yemin ettim.
I swore I'd never do that.
- Onu asla yapmayacağıma yemin ettim.
You must swear with your hand on the Bible.
- Elin İncilin üzerinde yemin etmelisin.
Tom made me swear that I wouldn't tell anyone.
- Tom bana kimseye söylemeyeceğime dair yemin ettirdi.