yem

listen to the pronunciation of yem
Türkisch - Türkisch
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen; kullanılan kimse veya şey
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne
Ağızotu
Birini aldatabilmek için hazırlanmış düzen, kullanılan kimse veya şey
Kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan veya oltaya takılan yiyecek veya yiyecek görüntüsündeki nesne: "İtina ile iğneye yemi taktı."- S. F. Abasıyanık
Ağız otu
Hayvan yiyeceği
Hayvan yiyeceği: "Arabanın içinde yem torbasından başka bir şey yok."- M. Ş. Esendal
(Osmanlı Dönemi) ALİKA
yem borusu
Askerlikte hayvanlara yem verme saatinin geldiğini bildirmek için çalınan boru
yem borusu
Oyalayıcı, aldatıcı söz
yem torbası
İçine yem konularak hayvanların yem yesin diye başına takılan torba
yem verimi
Belirli genişlikteki bir alanın, belirli bir süre içerisinde ürettiği yeşil ot, doğal veya sun'î şekilde kurutulmuş kuru ot veya kuru madde miktarı
ak yem
İzmarit, istavrit, uskumru gibi balıkların beyaz etinden yapılan ve oltada kullanılan yem
balast yem
Çok büyük miktarda ham selüloz ve dolayısıyla yoğun yemlerden çok daha düşük sindirilebilir besin maddeleri ihtiva eden, hayvanlara tokluk hissi vermek amacıyla kullanılan yem
kesif yem
Sindirilebilir besin maddeleri yüksek, selülozu düşük yem
Englisch - Englisch
Alternative spelling of hyem
Geordie, alternative spelling of hyem
Türkisch - Englisch
bait

If you want to stay a member of this club, you have to fish or cut bait. - Bu kulübün bir üyesi kalmak istiyorsanız balık tutmak ya da yem kesmek zorundasınız.

He put live bait on a hook. - O, oltaya canlı yem taktı.

forage
(Denizbilim) fishmeal
feed stuff
pellet feed
decoy
priming, primer (for a gun)
(dry) feed (for animals); fodder
draw

After dinner, we all went into the drawing room. - Akşam yemeğinden sonra, Hepimiz çizim odasına gittik.

provender
food; fodder, feed, provender; bait, decoy, lure
fodder
prey
food

Dieticians are experts in the food industry. - Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.

The food was great in Italy. - İtalya'da yemekler harikaydı.

lure
bait (used to lure fish, birds, etc.)
silage
feed

The elephant's meal is enough to feed thousands of ants. - Filin yemeği binlerce karınca doyurmaya yeter.

I didn't feed the dog. - Köpeğe yemek vermedim.

feed in
yem bitkileri
(Tarım) forage crops
yem bitkisi
(Tarım) fodder crop
yem bitkisi
(Tarım) forage crop
yem kabı
feeder
yem kabı
trough
yem katkı maddesi
(Denizbilim) feed additive
yem koymak
bait
yem kırma makinesi
(Tarım) feed grinder
yem ve gıda yasası
(Kanun) feed and food law
yem kırma makinesi
(Tarım) feed mill
yem olarak kullanılan balık parçaları
chum
yem vermek
fodder
yem alanı ihtiyacı
(Tarım) forage acre requirement
yem arama
foraging
yem atmak
cast
yem balığı
(Denizbilim) bait fish
yem balığı
gudgeon
yem balığı
(Denizbilim) fodder fish
yem balığı
(Denizbilim) forage fish
yem birimi
feed unit
yem birimi
(Tarım) fodder unit
yem bitkisi
feed crop
yem dağıtıcı
feed distributor
yem depolama alanı
(Askeri) bait stocking area
yem değirmeni
(Tarım) feed mill
yem dökmek/koymak
1. to put down bait. 2. to make (someone) empty promises
yem dönüştürme etkinliği
(Denizbilim) feed conversion efficiency
yem dönüşüm etkinliği
(Denizbilim) food conversion efficiency
yem dönüşüm faktörü
(Denizbilim) food conversion factor
yem dönüşüm oranı
(Denizbilim) food conversion ratio
yem endüstrisi
feed industry
yem etkinliği
(Denizbilim) feed efficiency
yem eşdeğeri
(Hayvan Bilim, Zooloji) forage equivalent
yem fabrikası
feedmill
yem hasat makinesi
(Tarım) forage harvester
yem havuzu
(Denizbilim) feed pond
yem ikamesi
(Veteriner) alimentary substitution
yem istemez, su istemez
(Konuşma Dili) It's something which requires very little effort to maintain./It's something which doesn't give one the least bit of trouble
yem istihkakı
(Askeri) forage ration
yem kabı suportu
trough support
yem kanunu
(Kanun) law on fodders
yem karışımı
(Denizbilim) food mixture
yem kazanç oranı
(Denizbilim) feed gain ratio
yem kullanma oranı
(Denizbilim) food utilisation rate
yem kıyıcı
(Tarım) forage chopper
yem muhafazası
(Tarım) fodder conservation
yem müşterisi
fodder customer
yem olarak kullanmak
use something as bait
yem olarak kullanılan kayabalığı
gudgeon
yem olmak
to be bait for
yem olmak
be bait for
yem olmak
fall a prey to
yem olmak
become a prey to
yem pancarı
fodder beet
yem parası
livery
yem saflığında
(Gıda) feed grade
yem seçimi
(Denizbilim) feed selection
yem takmak
bait
yem takmak
set out the bait
yem takmak
put out the bait
yem tercihi
(Tarım) forage preference
yem torbası
feedbag
yem torbası
(Tarım) fodder bag
yem torbası
nose bag, feed bag
yem torbası
nosebag, feedbag
yem torbası
nosebag
yem tüketimi
feed consumption
yem tüketimi
(Tarım) forage consumption
yem vermek
rack up
yem yoğunluğu
(Tarım) forage density
yem üstünde
(Denizbilim) on-the-feed
yem üzerine dökerek uygulama
(Tıp) top-dressing use
karma yem
(Tarım) mixed feed
yemler
feeds
yiyecek ve yem
(Askeri) subsistence
yemler
decoys
balıklara yem olmak
feed the fishes
dökme yem
bulk food
fazla yem vermek
overfeed
kaba yem
roughage
kuru yem
dry fodder
mikro-bağlayıcılı yem
(Denizbilim) microbound feed
mikro-kapsüllü yem
(Denizbilim) micro-encapsulated diet
mikro-kapsüllü yem
(Denizbilim) micro-encapsulated feed
mikro-tanecikli yem
(Denizbilim) microparticulate diet
mineral yem
mineral feed
polen katkılı yem
(Arılık) pollen suplement
siloda depolanan yem
silage
siloya konan yem
ensilage
sulu yem
succulent feed
yeşil yem
green fodder
yem

    Aussprache

    Etymologie

    () From Old English hām from Proto-Germanic *xamō-. Cognate with Dutch ham, High German heim dialectal German hamm, Swedish hem, Danish hjem and Standard English home.

    Gemeinsame Collocations

    yem bitkisi, yem vermek
Favoriten