yazdım

listen to the pronunciation of yazdım
Türkisch - Englisch
wrote down
recorded, inscribed, put in writing
yaz
summer

How much money was saved in preparation for the summer vacation? - Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?

I go to the country every summer. - Her yaz köye giderim.

yaz
{f} clerk

In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband. - 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.

The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over. - Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.

yaz
wrote

I wrote this letter in French. - Bu mektubu Fransızca yazdım.

He wrote a book in China. - O, Çin'de bir kitap yazdı.

yaz
(Dilbilim) script

He writes scripts for TV shows. - O, TV gösterileri için senaryolar yazar.

In the Middle Ages, anyone who'd oppose to the Holy Scriptures was murdered. - Orta çağlarda, Kutsal Yazılara karşı çıkan herhangi biri öldürüldü.

yaz
inscribe
yaz
{f} penned

He penned it down so as to not forget it. - Onu unutmamak için yazdı.

yaz
write

You must not write a letter with a pencil. - Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

Please write with a pen. - Lütfen bir dolmakalem ile yaz.

yaz
{f} jot

Tom jotted down a message to Mary. - Tom Mary'ye bir mesaj yazdı.

yaz
{f} writing

I am not writing a letter. - Bir mektup yazmıyorum.

Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway. - Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.

yaz
prescribe

I will prescribe a febrifuge to you. - Size bir ateş düşürücü ilaç yazacağım.

The doctor prescribed medicine for the patient. - Doktor hasta için ilaç yazdı.

yaz
{f} written

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

All answers must be written according to the instructions. - Bütün cevaplar talimatlara göre yazılmalıdır.

yaz
write down

Write down your name here. - Adınızı buraya yazın.

Please write down your name. - Lütfen adınızı yazın.

yaz
{f} pen

You must not write a letter with a pencil. - Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

Please write with a pen. - Lütfen bir dolmakalem ile yaz.

yaz
enrol
yaz
draw up
yaz
print in
yaz
{f} printed

Tom printed out the page. - Tom sayfayı dışarı yazdırdı.

Journalism is printing what someone else does not want printed. Everything else is public relations. - Gazetecilik, birilerinin yazılmasını istemediği şeyleri yazmaktır. Gerisi halkla ilişkilerdir.

yaz
aestival
yaz
aestival [Brit.]
yaz
estiva
yaz
summertime

I like cold potato salad in the summertime. - Yaz zamanı soğuk patates yemeyi severim.

How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime. - Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.

yaz
write#down
yaz
writedown
yaz
{f} type

You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard. - Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

You can type, can't you? - Daktilo ile yazabilirsin, değil mi?

yaz
drawup
yaz
indite
Türkisch - Türkisch

Definition von yazdım im Türkisch Türkisch wörterbuch

yaz
Yılın, haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi
yaz
Kuzey yarım kürede haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi: "Çok sıcak bir yaz gecesiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu