yazıksız

listen to the pronunciation of yazıksız
Türkisch - Englisch

Definition von yazıksız im Türkisch Englisch wörterbuch

yazık
shame

It's a shame that concrete doesn't burn. - Ne yazık ki beton yanmaz.

It's a shame, because I really wanted to play. - Yazık, çünkü gerçekten oynamak istedim.

yazık
pity

It's a pity you can't come. - Ne yazık ki gelemezsin.

It is a pity that the singer died so young. - Çok yazık, şarkıcı çok genç yaşta öldü.

yazık
{ü} alas

Alas, I've no time today. If I did, I'd go to the movies with you. - Ne yazık ki, bugün vaktim yok. Eğer olsaydı seninle sinemaya giderdim.

Alas, she died young. - Yazık, o genç yaşta öldü.

yazık
what a pity!
yazık
abject
yazık
dear
yazık
it's a pity

It's a pity that he can't get married to her. - Ne yazık ki o onunla evlenemez.

It's a pity you can't come. - Ne yazık ki gelemezsin.

yazık
pity, shame; What a pity!, What a shame!, Alas!
yazık
What a pity!/What a shame!
yazık
alack
yazık
what a pity !

What a pity that I did not see it. - Ne yazık ki onu görmedim.

What a pity that she didn't tell me earlier. - Ne yazık ki o bana daha önce söylemedi.

Türkisch - Türkisch
Günahsız
yazık
Acınma, üzüntü anlatır
yazık
Herkesi üzebilecek şey, günah
yazık
Kınama anlatır
yazık
Acınma, üzüntü anlatır: "Yazık, ben böyle olmasını istemezdim! Yazık, beş gün sonra bu tepeden inmek gerek..."- R. H. Karay
yazıksız
Favoriten