yaz

listen to the pronunciation of yaz
Türkisch - Englisch
summer

How much money was saved in preparation for the summer vacation? - Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?

I went camping last summer. - Geçen yaz kampa gittim.

aestival [Brit.]
estiva
summertime

How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime. - Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.

Bicycles are for summertime. - Bisikletler yaz içindir.

{f} clerk

The clerk nodded, so the woman wrote a check and handed it over. - Katip başını salladı bu yüzden kadın bir çek yazdı ve onu teslim etti.

In the late 1950's, my mother wanted to buy a bottle of rum, and the clerk at the Ontario liquor store asked her, whether she had a note from her husband. - 1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.

wrote

Jim wrote the letter for Betty. - Jim, mektubu Betty'ye yazdı.

She wrote the book with very little effort. - Çok az bir gayretle kitabı yazdı.

(Dilbilim) script

Tom, do you know what kind of script this is? Probably Tibetan, but I can't read a bit of it. - Tom, bunun ne tür bir yazıt olduğunu biliyor musun? Muhtemelen Tibet, ama ondan bir parça okuyamıyorum.

I can't read handwritten script, so could you please write it in printed script? - Ben el yazılı senaryoyu okuyamam, bu nedenle bunu kitap harfleriyle yazar mısınız?

inscribe
{f} penned

He penned it down so as to not forget it. - Onu unutmamak için yazdı.

write

Please write with a pen. - Lütfen bir dolmakalem ile yaz.

I can write programs in Visual Basic. - Visual Basic ile programlar yazabiliyorum.

{f} jot

Tom jotted down a message to Mary. - Tom Mary'ye bir mesaj yazdı.

{f} writing

I am not writing a letter. - Bir mektup yazmıyorum.

Ann has just finished writing her report. - Ann raporunu yazmayı az önce bitirdi.

prescribe

I will prescribe a febrifuge to you. - Size bir ateş düşürücü ilaç yazacağım.

Tom feels a little better after taking the medicine that the doctor prescribed. - Tom doktorun yazdığı ilacı aldıktan sonra biraz daha iyi hissetti.

{f} written

This poem was originally written in French. - Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.

I had written the letter when he came. - O geldiğinde mektubu yazmıştım.

write down

I tried to write down everything he said. - Onun söylediği her şeyi yazmaya çalıştım.

I will write down your name and address. - Adınızı ve adresinizi yazacağım.

{f} pen

Tom took out a pencil and started to write. - Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

Please write with a pencil. - Lütfen bir kurşun kalemle yaz.

enrol
draw up
print in
{f} printed

Dan printed thousands of pages of articles from the Internet. - Dan internetten binlerce sayfa makale yazdırdı.

Tom printed out the page. - Tom sayfayı dışarı yazdırdı.

aestival
write#down
writedown
{f} type

I can't reply your message immediately, for I can't type fast. - Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.

You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard. - Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.

drawup
indite
yaz saati
daylight saving time
yaz atmacası
Sparrowhawk write
yaz ayları
summer
yaz dönemi
summer term
yaz gün
summer days
yaz günü
summer day
yaz tatili
summer holiday

I'll have exams right after the summer holidays. - Yaz tatilinden hemen sonra sınavlara gireceğim.

Students are impatient for the summer holidays to come. - Öğrenciler yaz tatilinin gelmesi için sabırsızlar.

yaz!
Write!
yaz boyunca beslemek
summer
yaz buğdayı
spring wheat
yaz dönemi
trinity term
yaz dönümü
midsummer
yaz dönümü günü
midsummer day
yaz gibi
summerlike
yaz gibi
summerly
yaz gibi
summery
yaz gündönümü
the summer solstice
yaz gündönümü
summer solstice
yaz ile ilgili
estiva
yaz ile ilgili
aestival [Brit.]
yaz kampı
summer camp
yaz kampı idarecisi
counsellor
yaz kampı idarecisi
counselor
yaz kış
all the year round
yaz kış
in summer and winter
yaz kış summer and winter, all
the year round
yaz merası
summer range
yaz mevsimi
summertime
yaz okulu
summer school

Tom lived in a tent next to the river while he attended summer school. - O, yaz okuluna devam ederken nehrin yanındaki bir çadırda yaşadı.

yaz ortası
midsummer
yaz saati
summer time
yaz saati
summertime
yaz saati daylight saving
time, Brit . summer time
yaz sezonu
summer season
yaz sonundaki sıcak günler
Indian summer
yaz tatili
the long vacation
yaz zamanı
summertime

I like cold potato salad in the summertime. - Yaz zamanı soğuk patates yemeyi severim.

yaz ördeği
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kazgiller) marbled duck
yaz tatili
summer vacation
bir kere yaz
(Bilgisayar) write once
dosya yaz
(Bilgisayar) file write
geri yaz
(Bilgisayar) write-back
geri yaz
(Bilgisayar) write back
ileti yaz
(Bilgisayar) write message
sayfa yaz
(Bilgisayar) author pages
veri yaz
(Bilgisayar) write data
Bir çiçekle yaz gelmez
(Atasözü) One swallow doesn't bring the summer
bir yaz gecesi rüyası
(Edebiyat) A Midsummer Night's Dream: A Midsummer Night's Dream is a romantic comedy by William Shakespeare written sometime in the 1590s. It portrays the adventures of four young Athenian lovers and a group of amateur actors, their interactions with the Duke and Duchess of Athens, Theseus and Hippolyta, and with fairies who inhabit a moonlit forest. The play is one of Shakespeare's most popular works for the stage and is widely performed across the world
yaz tatili
summer break
yazlar
summer
yazlar
summers

Tom can't stand the hot and muggy summers here, so he heads for the mountains. - Tom buradaki sıcak ve bunaltıcı yazlara dayanamıyor bu yüzden dağlara gidiyor.

Tom used to spend summers here. - Tom yazları burada geçirirdi.

adres yaz
(Bilgisayar) write address
avustralya merkezi yaz saati
aus central daylight time
ağustosun yarısı yaz, yarısı kıştır
(Atasözü) Somewhere in the middle of August the weather breaks
bir defa yaz hep oku
(Askeri) write once read many
en sıcak yaz günleri
dog days
eskimo yaz evi
tupik
fiji yaz saati
fiji daylight time
greenwich yaz saati
greenwich daylight time
guid yaz
(Bilgisayar) type guid
iran yaz saati
iran daylight time
israil yaz saati
israel daylight time
mersiye yaz
elegize
mısır yaz saati
egypt daylight time
pano yaz
(Bilgisayar) write clipboard
romance yaz saati
(Bilgisayar) romance daylight time
rusya yaz saati
(Bilgisayar) russian daylight time
sidney yaz saati
(Bilgisayar) sydney daylight time
sistem yaz
(Bilgisayar) system write
suudi arabistan yaz saati
saudi arabia daylight time
sınıfı yaz
(Bilgisayar) write class
tokyo yaz saati
(Bilgisayar) tokyo daylight time
çek yaz saati
czech daylight time
çin yaz saati
china daylight time
Türkisch - Türkisch
Yılın, haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi
Kuzey yarım kürede haziranın 21 'inde başlayıp eylülün 23 'üne kadar süren, ilkbaharla sonbahar arasındaki sıcak mevsimi: "Çok sıcak bir yaz gecesiydi."- Y. K. Karaosmanoğlu
yaz atmacası
(Kuşbilim) Yoz atmaca veya yaz atmacası (Accipiter brevipes), atmacagiller (Accipitridae) familyasından bayağı atmacadan biraz daha büyük bir atmaca türü
yaz dönemi
Yaz süresine rastlayan, yazın yapılan (şey)
yaz dönencesi
bakınız: Yengeç dönencesi
yaz helvası
Yaz aylarında yapılan helva
yaz kış
Bütün yıl boyunca
yaz saati
Bazı ülkelerde, günlerin daha uzun olduğu yaz mevsiminde, saatleri bir veya iki saat ileri alarak elde edilen saat düzeni
yaz sömestri
Eğitim ve öğretim kurumlarında ikinci yarıyıl
yaz uykusu
Öğle saatlerinde uyunan uyku
yaz yağmuru
Ani yağan ve çabuk geçen yağmur
yaz
Favoriten