yayınla

listen to the pronunciation of yayınla
Türkisch - Englisch
publish

Professor White published his first book last year. - Profesör White, geçen yıl ilk kitabını yayınlandı.

When will your book be published? - Senin kitabın ne zaman yayınlanacak?

telecast
{f} issue

The weather service has issued a severe weather warning. - Hava hizmeti şiddetli hava uyarısı yayınladı.

This magazine is issued every month. - Bu dergi, her ay yayınlanır.

{f} broadcast

That program is broadcast every other week. - O program iki haftada bir yayınlanır.

That TV station broadcasts only movies. - O TV istasyonu sadece film yayınlamaktadır.

yayınlamak
publish

Dan wanted to publish a book. - Dan bir kitap yayınlamak istedi.

I have to publish my book. - Kitabımı yayınlamak zorundayım.

yayın
(Hukuk) publication

I put an advertisement for the new publications in the newspaper. - Yeni yayınlar için gazeteye bir reklam koydum.

Publication of the book was timed to coincide with the author's birthday. - Kitabın yayınlanması yazarın doğum günü ile aynı zamana denk getirildi.

yayın
(Nükleer Bilimler) broadcast

That TV station broadcasts only movies. - O TV istasyonu sadece film yayınlamaktadır.

The concert was broadcast live. - Konser canlı olarak yayınlandı.

yayınlamak
issue
yayın
broadcasting

The rebels have captured the broadcasting station. - Asiler yayın istasyonunu ele geçirdi.

I want to go into sports broadcasting. - Spor yayıncılığına girmek istiyorum.

yayın
{i} edition

A revised edition of the encyclopedia was published. - Ansiklopedinin gözden geçirilmiş sürümü yayınlandı.

A French language edition of this novel has also been published. - Bu romanın Fransızca dilindeki edisyonu da yayınlandı.

yayınlamak
{f} emit
yayın
transmission
yayın
(Arılık) journal

The journalists who write for this publisher are not impartial. - Bu yayıncı için yazan gazeteciler tarafsız değiller.

yayın
diffusion
yayınlamak
run off
yayınlamak
bring out
yayın
radio relay
yayınlamak
release
yayınlamak
televise
yayınlamak
broadcast

That TV station broadcasts only movies. - O TV istasyonu sadece film yayınlamaktadır.

yayınlamak
transmit
farklı yayınla
(Bilgisayar) publish as
yayın
publication; broadcast, transmission
yayın
issue , publication
yayın
publishing

That publishing company is in the black. - O yayıncılık şirketinin geliri yükseldi.

Tom is in the publishing business. - Tom yayıncılık işinde.

yayın
(Tabiat Doğa) (balık, Fam: yayıngiller) [syn.: yayın, tatlı su kedibalığı] wels, catfish
yayın
air

This drama will be on the air tomorrow. - Bu drama yarın yayında olacak.

The show will be on the air at 7 p.m. - Gösteri akşam saat yedide yayında olacak.

yayın
sheatfish, sheathfish
yayınlamak
run

We want to run a few tests. - Birkaç test yayınlamak istiyoruz.

yayınlamak
give forth
yayınlamak
print
yayınlamak
produce
yayınlamak
put forth
yayınlamak
feature
yayınlamak
promulgate
yayınlamak
herald
yayınlamak
telecast
Türkisch - Türkisch

Definition von yayınla im Türkisch Türkisch wörterbuch

Yayın
neşriyat
yayın
Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat