yayılış

listen to the pronunciation of yayılış
Türkisch - Englisch
spread
deployed
yay
spring
yay
bow

In Japan, bowing is common courtesy. - Japonya'da eğilmek yaygın bir nezakettir.

We have to get Heracles' bow back. - Heracles'in yayını geri almalıyız.

yay
longbow
yay
(Bilgisayar) stretch
yay
string

Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet. - Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.

A violin is a stringed instrument. - Keman, yaylı bir enstrümandır.

yay
(Bilgisayar) expand

The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand. - Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, yayılmaya devam ediyor.

yay
release

I cannot release that information. It is private. - O bilgiyi yayınlayamam. O özel.

In 1998, Dan Brown released Digital Fortress. Five years later he completed another best seller, The Da Vinci Code. - Dan Brown 1998 yılında Dijital Kaleyi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller Da Vinci Şifresini tamamlandı.

yay
{f} disseminated
yay
volute spring
yay
{f} spreading

She tried to prevent the rumor from spreading. - O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.

Who could be spreading that news? - Bu haberi kim yayıyor olabilir?

yay
disseminate

That organization disseminates a lot of information, none of which can be trusted. - O örgüt hiçbiri güvenilir olamayacak kadar çok bilgiyi yaymaktadır.

yay
spread

We should check the spread of the disease. - Biz hastalığın yayılmasını kontrol etmeliyiz.

The fire had spread to the next building before the firemen came. - İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.

Yay
Sagittarius
Yay
Archer
Yay
astrology Sagittarius, the Archer
yay
arch
yay
coil
yay
arc

The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice. - Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.

yay
spring; string
yay
coil spring
yay
bow; arch; spring; arc
yay
emit

Even the best cars emit carbon dioxide - En iyi arabalar bile karbon dioksit yayar.

Bicycles are a form of transportation that provides exercise and does not emit pollution. - Bisikletler egzersiz sağlayan ve kirliliği yaymayan bir ulaştırma şeklidir.

Englisch - Englisch

Definition von yayılış im Englisch Englisch wörterbuch

yay
An expression of happiness

Yay! I have finally finished my work!.

yay
so, this (accompanied by a hand gesture)
yay
a branch of the Tai languages
yay
Used as an exclamation of pleasure, approval, elation, or victory
yay
yes
Türkisch - Türkisch
Yayılma işi veya biçimi
Yayılmak işi veya biçimi
Yay
Zodyak üzerinde, Akrep ile Oğlak arasında bulunan burç
Yay
keman
Yay
(Osmanlı Dönemi) ŞESİB
Yay
(Osmanlı Dönemi) KAVS
Yay
(Osmanlı Dönemi) HINYE
Yay
zemberek
yay
Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç: "Karınları hallaç yayından kopup fırlamış gibi beyaz."- R. H. Karay
yay
Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç
yay
Kayseri ilinde, bir çok kuş türünü barındıran bir göl
yay
Bir eğriden alınan parça(geo.)
yay
Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk
yay
Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk. Çeşitli amaçlarla ve çeşitli biçimlerde yapılan esnek makine bölümleri
yay
Zodyak üzerinde Akrep ile Oğlak arasında bulunan burcun adı
yay
Bir eğriden alınan parça
yay
Yaz mevsimi
yay
Çeşitli amaçlarla ve çeşitli biçimlerde yapılan esnek makine bölümleri
yay
Keman, viyolonsel gibi çalgılarda, titreşim yoluyla ses çıkarmaya yarayan parça
yay
Zenberek
Englisch - Türkisch

Definition von yayılış im Englisch Türkisch wörterbuch

yay
bu kadar
yay
oleyy! yaşasın! sevinç belirtisi
yayılış
Favoriten