My father told me not to read a book in my bed.
- Babam yatakta kitap okumamamı söyledi.
Tom spent the whole day reading in bed.
- Tom bütün gününü yatakta okuyarak geçirdi.
This is a very hard mattress.
- Bu çok sert bir yatak.
That mattress needs to be aired out.
- O yatak dışarıda havalandırılmalı.
I can see mountains from my bedroom window.
- Yatak odası penceremden dağlar görebiliyorum.
To make a mattress for camping, we stuffed a sack with straw.
- Kamp için yatak yapmak için bir çuvalı samanla doldurduk.
Before I get out of bed, I spend a little time thinking about what I'll be doing the rest of the day.
- Yataktan çıkmadan önce günün geriye kalanında ne yapacağım hakkında düşünerek biraz zaman harcarım.
If you aren't feeling well, maybe you should rest in bed a little longer.
- Eğer iyi hissetmiyorsan, belki de yatakta biraz daha dinlenmelisin.
She went upstairs to her bedroom.
- O üst kata yatak odasına gitti.
Has the flat got three bedrooms?
- Apartman dairesinin üç yatak odası var mı?
Tom turned off his bedside lamp.
- Tom yatak yanı lambasını kapattı.
Air the bedclothes when the weather is good.
- Hava iyi olduğu zaman yatak örtülerini havalandır.
He didn't find the bedclothes.
- O, yatak örtülerini bulamadı.
I'm not making your beds.
- Yataklarınızı yapmıyorum.
King size beds are really big.
- Büyük boy yataklar gerçekten büyüktür.