Hunting is forbidden now.
- Avcılık artık yasaklanmıştır.
From this moment on it is forbidden to cry.
- Şu andan itibaren ağlamak yasaklanmıştır.
The importation of rare wild animals to this country is strictly prohibited.
- Ender vahşi hayvanların bu ülkeye ithalatı kesinlikle yasaklanmıştır.
The export of weapons was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklanmıştı.
Cockfighting is banned in many countries.
- Horoz dövüşü birçok ülkede yasaklanmıştır.
Banned books are books to which free access is not permitted.
- Yasaklanmış kitaplar ücretsiz erişimine izin verilmeyen kitaplardır.
The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
Smoking is banned in the train.
- Trende sigara içmek yasaklanmıştır.
Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
- Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
She is forbidden to go out.
- Onun dışarı çıkması yasaklandı.
The child is opening the window even though his mother forbade him to.
- Annesi ona yasaklamasına rağmen çocuk pencereyi açıyor.
My parents forbade me from seeing Tom.
- Ebeveynlerim Tom'u görmemi yasakladı.
There is a very strict rule forbidding smoking in bed.
- Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
Arms export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The more things are forbidden, the more popular they become.
- Bir şey yasaklandıkça daha popüler olur.
Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
- Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
Every religion prohibits murder.
- Her din cinayeti yasaklar.
Arms export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
The local government outlawed the production of alcoholic beverages.
- Yerel yönetim alkollü içkilerin üretimini yasakladı.
The Mormons have outlawed polygamy, but some adherents still practice it.
- Mormonlar çok eşliliği yasakladılar ama bazı yandaşları bunu hala uyguluyorlar.
The sale of cigarettes should be banned.
- Sigara satışı yasaklanmalıdır.
You are banned from entering this place.
- Buraya girişiniz yasaklandı.
Book banning is an authoritarian act.
- Kitap yasaklama otoriter bir eylemdir.
The European Union is considering banning plastic bags.
- Avrupa birliği plastik torbaları yasaklamayı düşünüyor.