Definition von yasak im Türkisch Englisch wörterbuch
- ban
Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars.
- Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil.
The treaty did not ban nuclear tests under the ground.
- Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı.
- prohibition
- forbidden
Why did Adam eat the forbidden fruit?
- Adem'in yasak meyveyi neden yedi?
Smoking is strictly forbidden.
- Sigara içmek kesinlikle yasaktır.
- no
- unauthorized
- out of bounds
- (Kanun) interdictum
- illegal
In the U.S., it is illegal to torture people in order to get information from them.
- ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.
The government is expelling illegal aliens as part of a crackdown.
- Hükümet yasadışı yabancıları yasaklamanın bir parçası olarak kovuyor.
- (Kanun) illicite
- (Ticaret) prevention
- prohibit
Parking is prohibited here.
- Burada parketme yasaktır.
The export of arms was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
- taboo
It used to be taboo for women to smoke.
- Kadınların sigara içmesi yasaktı.
- Ban, prohibition; restriction
- prohibition, ban; taboo; prohibited, forbidden, illicit; taboo
- tabu
- restricted
This is a restricted area.
- Bu yasak bir alandır.
- proscriptive
- under a ban
- interdict
- illicit
Sami and Layla continued their illicit love relationship.
- Sami ve Leyla yasak aşk ilişkilerine devam ettiler.
- forbidden, prohibited, off-limits
- impermissible
- restriction
- prohibition; ban
- don't
They don't say that it's prohibited there. In fact, they say that it's mandatory.
- Onlar bunun orada yasak olduğunu söylemezler. Aslında onun zorunlu olduğunu söylerler.
Over there, they don't say that it's prohibited. In fact, they say that it's mandatory.
- Orada, onlar onun yasak olduğunu söylemez. Aslında, onlar onun zorunlu olduğunu söyler.
- interdiction
- prohibited
Parking is prohibited here.
- Burada parketme yasaktır.
Weapons export was prohibited.
- Silah ihracatı yasaklandı.
- prohibiton
- verboten
- taboo,tabu
- veto
- yasak bölge
- (Askeri) restricted zone
- yasak bölge
- (Askeri) military zone
- yasak bölge
- (Askeri) forbidden district
- yasak bölge
- (Askeri) forbidden area
- yasak bölge izin belgesi
- (Askeri) safe-conduct
- yasak damga
- (Bilgisayar) illegal character
- yasak elma
- forbidden apple
- yasak etmek
- forbid
- yasak hava sahası
- (Askeri) prohibited area
- yasak işlem
- (Bilgisayar) illegal operation
- yasak işlem
- (Bilgisayar) forbidden operation
- yasak kaldır
- (Bilgisayar) unban
- yasak komut
- (Bilgisayar) illegal instruction
- yasak meyve
- forbidden fruit
- yasak olmak
- forbidden
- yasak olmak
- to be forbidden
- yasak olmak
- be forbidden
- yasak alan
- closed area
- yasak alan
- confined space
- yasak avcılık
- illegal hunting
- yasak avlanma
- illegal hunting
- yasak aşk
- liaison
- yasak aşk yaşmak
- have it off
- yasak bant
- forbidden band
- yasak bir şekilde
- impermissibly
- yasak bölge
- bound
- yasak bölge
- out of bounds
- yasak bölge
- prohibited area
- yasak bölge
- restricted area
- yasak bölge
- off-limits area
- yasak bölge sınırı
- (Hukuk) deadline
- yasak bölgede avlan
- poach
- yasak bölgede avlanmak
- poach
- yasak bölgeye giren kimse
- poacher
- yasak bölgeye girmek
- poach
- yasak edici
- inhibitive
- yasak etme
- enjoinder
- yasak etme
- (Ticaret) banning
- yasak etmek
- put the lid on smth
- yasak etmek
- to prohibit, to forbid
- yasak etmek
- put under a ban
- yasak etmek
- to forbid, prohibit; to ban
- yasak etmek
- clamp the lid on smth
- yasak film
- (Sinema) banned film
- yasak frekanslar
- (Askeri) taboo frequencies
- yasak geçiş
- forbidden transition
- yasak hareket ve fiiller
- (Kanun) illegal practices
- yasak ilişki
- forbidden relation
- yasak isim
- (Denizbilim) nomen vetitum
- yasak karakter
- forbidden character
- yasak karakter kodu
- forbidden-character code
- yasak karakter kodu
- (Elektrik, Elektronik) forbidden character code
- yasak katısını çeki
- (Bilgisayar) forbidden-combination check
- yasak katışım çeki
- forbidden-combination check
- yasak kitaplar listesi
- index
- yasak kitaplar listesine yazmak
- index
- yasak koymak
- hedge about
- yasak koymak
- put a ban on
- yasak koymak
- hedge around
- yasak kuşak
- forbidden band
- yasak kuşak
- (Denizbilim) exclusion zone
- yasak liman
- closed harbor
- yasak olmak
- to be forbidden, be prohibited; to be banned
- yasak olmayan av
- fair game
- yasak olmayan bölgeler
- (Askeri) unrestricted areas
- yasak saha
- (Askeri) prohibited zone
- yasak savar
- rough and ready
- yasak savma
- stopgap
- yasak savmak
- 1. (for something) to do in a pinch, just to pass muster, get one by and no more, get you through and no more, just barely to suffice, just to come up to the mark. 2. (for something) to be done merely for the sake of form, be done merely for the sake of etiquette or propriety
- yasak yapılaşma
- illegal housing
- yasak yargısı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) judgment of condemnation
- yasak yerde avlanan kişi
- poacher
- yasak yerlerde bulunma korkusu
- (Pisikoloji, Ruhbilim) claustrophobia
- yasak şeyler
- prohibited articles
- girmek yasak
- no trespassing
- yasaklar
- prohibitions
- Bakan göze yasak olmaz
- (Atasözü) A cat may look at a king
- dokunulması yasak
- untouchable
- yasaklar
- prohibits
Every religion prohibits murder.
- Her din cinayeti yasaklar.
English law prohibits children under 16 from buying cigarettes.
- İngiliz hukuku 16 yaşın altındaki çocukların sigara satın almasını yasaklar.
- Girmek yasak
- No admittance; No Trespassing
- araba güvertesine giriş yasak
- No access to car decks
- ateş emniyet hattı / yasak ateş hattı
- (Askeri) no-fire area
- burada avlanmak yasak
- Hunting is not allowed here
- burada balık tutmak yasak
- Fishing is not allowed here
- burada sigara içmek yasak
- Smoking is not allowed
- durmanın yasak olduğu otoyol
- through way
- duruşun yasak olduğu kavşak
- box junction
- fotoğraf ve film çekmek yasak
- Photos and video prohibited
- fotoğraf çekmek yasak
- No photography allowed
- konuşulması yasak
- tabu
- konuşulması yasak şey
- tabu
- park etmek yasak olan yer
- towaway zone
- siyasi yasak
- (Politika, Siyaset) political ban
- uçuşa yasak bölge
- (Hukuk) no-fly zone