Definition von yardımı im Türkisch Englisch wörterbuch
- (Bilgisayar) help on
I needed your help on something, but I couldn't find you.
- Bir şey için yardımına ihtiyacım vardı ama seni bulamadım.
I need your help on something.
- Bir şey için yardımına ihtiyacım var.
- yardım
- assistance
May I be of assistance?
- Yardım edebilir miyim?
Do you need our assistance?
- Yardımımıza ihtiyacın var mı?
- yardım
- backing
- yardım
- aid
Germs can only be seen with the aid of a microscope.
- Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- yardım
- {i} help
Give help to anyone who needs it.
- Her kimin ihtiyacı olursa ona yardım et.
Tea and coffee helps to start the day.
- Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
- yardımı olan
- helping
- yardımı dokunmak
- to be of service to
- yardımı göster/gizle
- (Bilgisayar) show/hide help
- yatırıma devlet yardımı kararnamesi
- (Hukuk) decree for state aids in investment
- yardım
- favor
In return for helping you with your studies, I'd like to ask a small favor of you.
- Çalışmalarınızda size yardım karşılığında, ben sizden küçük bir iyilik rica ediyorum.
I called you because I need a favor.
- Bir yardıma ihtiyacım olduğu için seni aradım.
- yardım
- {i} contribution
- yardım
- subsidy
- yardım
- rescue
Try to hold on until a rescue team arrives.
- İlk yardım ekibi gelinceye kadar dayanmaya çalış.
They went to the boy's rescue.
- Onlar çocuğun yardımına gittiler.
- yardım
- assist
May I be of assistance?
- Yardım edebilir miyim?
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
- yardım
- {i} hand
Could I give you a hand?
- Sana yardım edebilir miyim?
Could you lend me a hand?
- Bana yardım edebilir misin?
- belediye vergisi yardımı
- (Politika, Siyaset,Ticaret) council tax benefit
- excel yardımı
- (Bilgisayar) answer wizard
- güvenlik yardımı
- (Askeri) security assistance
- hibe yardımı
- (Politika, Siyaset) grant
- hibe yardımı
- grant aid
- kamu yardımı
- public relief
- kira yardımı
- (Politika, Siyaset) housing benefit
- konut kira yardımı
- (Ticaret) housing benefit
- yardım
- (Ticaret) financial support
- yardım
- guidance
- yardım
- safeguard
- yardım
- helping each other
- yardım
- (Bilgisayar) answer wizard
- yardım
- (Bilgisayar) more
Tom certainly helped make our party more fun.
- Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
Mary promised her mother that she would help her more often.
- Mary annesine daha sık yardım edeceğine söz verdi.
- yardım
- service
Your feedback is important and it will help us to know how we can provide the best service possible.
- Geri bildiriminiz önemli ve mümkün olan en iyi hizmeti nasıl sağlayabileceğimizi bilmemize yardım edecek.
The service agent helped me solve my problem.
- Servis temsilcisi problemi çözmeme yardım etti.
- yardım
- ministration
- yardım
- recourse
His last recourse will be to go to his father for help.
- Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.
- yardım
- pitance
- yardım
- subsidization
- yardım
- succory
- yardım
- support
He has to work hard in order to support his family.
- Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
I was trying to be supportive.
- Yardımcı olmaya çalışıyordum.
- yardım
- furtherance
- yardım
- boost
- yardım
- favour
- yardım
- push
My car is stuck in the mud. Could you help me push it out?
- Arabam çamura saplanmış. Onu dışarı itmem için bana yardımcı olabilir misin?
Tom helped us push the car.
- Tom arabayı itmemize yardımcı oldu.
- yardım
- cooperation
- yardım
- auspices
- yardım
- subvention
- yardım
- a good turn
- yardım
- succour
- yardım
- benefaction
- -nın yardımı ile
- with the help of
- yardım
- assisted by
- yardım
- aid to
- yardım
- aid of
- yardım
- help of
- yardım
- aid in
- yardım
- help on
It is our duty to help one another.
- Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
Families needed a lot of help on the farm.
- Ailelerin çiftlikte çok yardıma ihtiyacı vardı.
- Gıda Yardımı Politikaları ve Programları Komitesi (Birleşmiş Milletler)
- (Askeri) Committee on Food Aid Policies and Programmes (UN)
- acil durum yardımı
- emergency supply
- aile yardımı
- (Hukuk) family allowance
- aile yardımı
- (Askeri) dependency benefits
- besin yardımı
- (Gıda) food relief
- cenaze yardımı
- (Kanun) death benefit
- cenaze yardımı
- death grant
- devlet yardımı
- (Hukuk) state aids
- devlet yardımı
- grant in aid
- dikey hat dizisi; görerek iniş yardımı
- (Askeri) vertical line array; visual landing aid
- edit yardımı
- (Bilgisayar) help on edit
- elektro-optik taktik karar yardımı
- (Askeri) electro-optical tactical decision aid
- emzirme yardımı
- (Ticaret) nursing grant
- evlenme yardımı
- financial help for marriage
- felaket yardımı tepki timi; dinamik analiz ve yeniden planlama aracı
- (Askeri) disaster assistance response team; dynamic analysis and replanning tool
- form alanı yardımı
- (Bilgisayar) form field help
- giyecek yardımı
- clothing support
- güvenlik yardımı yönetimi el kitabı
- (Askeri) security assistance management manual
- güvenlik yardımı; seçici özellik (Küresel Konumlama Sistemi (GPS)); baş danışman
- (Askeri) security assistance; selective availability (GPS); senior adviser; situational awareness; staging area; stand-alone switch
- hava seyrüsefer yardımcısı/yardımı
- (Askeri) navigational aids
- html yardımı
- (Bilgisayar) html help
- hukuk yardımı
- legal assistance
- insani kamu yardımı
- (Askeri) humanitarian and civic assistance
- iptal yardımı
- (Bilgisayar) help for cancel
- işsizlik yardımı almak
- to go/be on the dole
- kalkınma için kamu yardımı
- (Hukuk) public aid for development
- konut edindirme yardımı
- housing (acquisition) support
- konut yardımı
- state dwelling support
- lojistik kaynak yardımı
- (Askeri) reallocation of resources
- lotus 1-2-3 yardımı
- (Bilgisayar) lotus 1-2-3 help
- lotus 123 yardımı
- (Bilgisayar) lotus 123 help
- nesne yardımı
- (Bilgisayar) object help
- oturum açma yardımı
- (Bilgisayar) logon help
- outlook yardımı
- (Bilgisayar) outlook help
- para yardımı
- monetary aid
- para yardımı
- subsidy
- para yardımı yapmak
- support
- para yardımı yapmak
- ante up
- para yardımı yapmak
- subsidize
- paralel sıralı tek-birlik uzun mesafeli seyrüsefer yardımı (LORAN)
- (Askeri) parallel track single-unit long-range aid to navigation (LORAN)
- pencere yardımı
- (Bilgisayar) window help
- powerpoint yardımı
- (Bilgisayar) powerpoint help
- program yardımı
- program aid
- program yardımı
- (Ticaret) block grant
- proje yardımı
- project aid
- publisher yardımı
- (Bilgisayar) publisher help
- sanat yardımı
- art patronage
- seyrüsefer yardımı
- (Askeri) navigation aid
- tamam yardımı
- (Bilgisayar) help for ok
- uzun mesafe hava seyrüsefer yardımı
- (Askeri) long-range aid to navigation
- web yardımı
- (Bilgisayar) web help
- word yardımı
- (Bilgisayar) word help
- works yardımı
- (Bilgisayar) works help
- yardım
- favour [Brit.]
- yardım
- succour [Brit.]
- yardım
- backup
- yardım
- (Hukuk) aid, assistance, auspice, guidance
- yardım
- aid , assistance , help
- yardım
- helpfulness
I thank you for your helpfulness.
- Yardımseverliğiniz için teşekkür ederim.
- yardım
- lift
Yoshio helped me lift the box up.
- Yoshio kutuyu kaldırmama yardım etti.
Tom didn't lift a finger to help.
- Tom yardım etmek için bir parmağını kaldırmadı.
- yardım
- donative
- yardım
- dole
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job.
- Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor.
- yardım
- relief
Tom absconded with all the money donated for earthquake relief.
- Tom deprem yardımı için bağışlanan tüm parayla birlikte kaçtı.
Relief has been sent to the flood sufferers.
- Sellerden etkilenenlere yardım gönderildi.
- yardım
- comfort
- yardım
- succor
- yardım
- help, aid, assistance, succour, succor " muavenet; contribution; donation" bağış, iane
- yardım
- donation
- yardım
- booster
- yardım
- shot
- yardım
- stand by
You can make it! Go for it. I'll stand by you.
- Onu yapabilirsin! Kim tutar seni. Yardımına hazır olacağım.
- yardım
- {i} alms
- yardım
- cooperate
- yardım
- ministry
- yardım
- standby
- yardım
- {i} sustenance
- yardım
- {i} welfare
The committee is discussing social welfare.
- Kurul sosyal yardımı görüşüyor.
He is working for social welfare.
- Sosyal yardım için çalışıyor.
- yardım
- patron
- yoksul yardımı
- poor relief
- yoksul yardımı
- paupers relife
- yoksulluk yardımı
- dole
- yıllık birleştirilmiş güvenlik yardımı değerlendirmesi
- (Askeri) annual integrated assessment for security assistance
- çocuk yardımı
- child benefit
- ölüm yardımı
- death benefit
- ölüm yardımı
- (Ticaret) death benefits
- özel sıhhiye yardımı cevap timi
- (Askeri) special medical augmentation response team