Worms are sometimes beneficial to soil.
- Kurtlar bazen toprağa yararlıdır.
Properly used, certain poisons will prove beneficial.
- Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
All models are wrong, but some are useful.
- Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.
A cow is a useful animal.
- İnek yararlı bir hayvandır.
She thanked him for his helpful advice.
- Yararlı önerisi için ona teşekkür etti.
His advice was very helpful.
- Onun tavsiyesi çok yararlı oldu.
Take this folding umbrella with you. It might come in handy.
- Bu katlanan şemşiyeyi yanına al. Yararlı olabilir.
Having a small flashlight in your pocket may come in handy.
- Cebinde küçük bir el fenerine sahip olman yararlı olabilir.
Tom taught me a lot of useful things.
- Tom bana birçok yararlı şey öğretti.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
- Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
He put this information to good use.
- O, bu bilgileri yararlı kullanıma sundu.
I think it's a worthwhile thing to do.
- Bence o yapılması yararlı bir şey.
This is a worthwhile book.
- Bu yararlı bir kitap.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
- Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
We should not take advantage of the generosity of a friend.
- Biz bir arkadaşın cömertliğinden yararlanmamalıyız.
I hope the interview would be of profit.
- Umarım mülakat yararlı olur.
I profited from reading this book.
- Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.
I think that this material is of benefit to everyone.
- Bu malzemenin herkes için yararlı olduğunu düşünüyorum.
It is certain that he helped them for the benefit of himself.
- Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
Their furniture was chosen for utility rather than style.
- Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
Properly used, certain poisons will prove beneficial.
- Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
You had better make use of the opportunity.
- Fırsattan yararlansanız iyi olur.
She thinks her job is pointless.
- O, işinin yararsız olduğunu düşünüyor.
What's the point in doing this?
- Bunu yapmanın ne yararı var?
It's in your best interest to testify against Tom.
- Tom'a karşı tanıklık etmek sizin yararınızadır.
This book isn't just interesting, but also useful.
- Bu kitap sadece ilginç değil, aynı zamanda yararlı.
The only useful knowledge is that which teaches us how to seek what is good and avoid what is evil.
- Tek yararlı bilgi iyi olanı nasıl arayacağımızı ve kötü olandan nasıl kaçınacağımızı öğretendir.
He put her savings to good use.
- O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.
This site is quite useful.
- Bu site oldukça yararlı.
All models are wrong, but some are useful.
- Tüm modeller yanlış, ancak bazıları yararlı.
Usefulness must be combined with pleasantness.
- Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
- Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
The public convenience should be respected.
- Kamu yararına saygı duyulmalıdır.
You had better avail yourself of this opportunity.
- Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
Is there any help available?
- İşe yarar bir yardım var mı?
Demir çok faydalı bir metaldir.
- Demir çok yararlı bir metaldir.