I'd like to take advantage of this opportunity.
- Bu fırsattan yararlanmak istiyorum.
I want to take advantage of the opportunity to speak to the governor.
- Ben vali ile konuşma fırsatından yararlanmak istiyorum.
You must not take advantage of her innocence.
- Onun masumiyetinden yararlanmamalısın.
He often takes advantage of her ignorance.
- O, sık sık onun cahilliğinden yararlanır.
I profited from reading this book.
- Bu kitabı okuyarak yarar sağladım.
I hope the interview would be of profit.
- Umarım mülakat yararlı olur.
It is certain that he helped them for the benefit of himself.
- Onun yararına onlara yardımcı olduğu kesindir.
Writers such as novelists and poets don't seem to benefit much from the advance of science.
- Romancılar ve şairler gibi yazarlar bilimin avantajından çok fazla yararlanıyor gibi görünmüyorlar.
We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
- Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
Their furniture was chosen for utility rather than style.
- Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
Properly used, certain poisons will prove beneficial.
- Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
This site is quite useful.
- Bu site oldukça yararlı.
We realized it was pointless.
- Bunun yararsız olduğunu fark ettik.
I told you it wasn't pointless.
- Sana bunun yararsız olmadığını söyledim.
It's in your best interest to testify against Tom.
- Tom'a karşı tanıklık etmek sizin yararınızadır.
We are working in the interest of peace.
- Biz barış yararına çalışıyoruz.
He put her savings to good use.
- O, tasarruflarını yararlı şeylere yatırdı.
He put this information to good use.
- O, bu bilgileri yararlı kullanıma sundu.
Iron is a useful metal.
- Demir yararlı bir metaldir.
That's not a useful piece of information.
- O, yararlı bir bilgi parçası değil.
Usefulness must be combined with pleasantness.
- Yararlılık keyif ile birleştirilmelidir.
The public convenience should be respected.
- Kamu yararına saygı duyulmalıdır.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
- Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
You had better avail yourself of this opportunity.
- Bu fırsattan yararlansan iyi olur.
I availed myself of this favorable opportunity.
- Bu olumlu fırsattan yararlandım.