One of my favourite fairytales when I was a child was the story of a mischievous fox spirit.
- Çocukluğumda en sevdiğim masallardan biri, yaramaz bir tilki ruhunun hikayesiydi.
The boy had a mischievous smirk on his face.
- Çocuğun yüzünde yaramaz bir sırıtma vardı.
He was very naughty in his boyhood.
- O, çocukluğunda çok yaramazdı.
Tom has been very naughty, hasn't he?
- Tom çok yaramazdı, değil mi?
Tom is such a scalawag.
- Tom böyle bir yaramaz.
That child is full of mischief.
- O çocuk yaramazlık doludur.
A little mischief can be a good thing.
- Biraz yaramazlık iyi bir şey olabilir.
Pinocchio, you wicked boy!
- Pinokyo, seni yaramaz çocuk!
His grandfather used to say to him: Tom, you're good for nothing.
- Onun büyükbabası ona Tom, sen hiçbir işe yaramazsın derdi.
This tool is good for nothing.
- Bu alet hiçbir şeye yaramaz.