Definition von yarış im Türkisch Englisch wörterbuch
- race
Don't race the car. We want to make it go as far as possible.
- Arabayı yarışa sokma.Biz mümkün olduğu kadar onu uzağa götürteceğiz.
I am training hard so that I may win the race.
- Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
- competition, competing, vying
- race, contest of speed
- racing
Boats were racing last night.
- Tekneler dün gece yarışıyorlardı.
Tom doesn't know a whole lot about racing.
- Tom yarış hakkında çok şey bilmiyor.
- run
The Yankees are running away with the pennant race.
- Bayrak yarışında Yankiler fark atıyorlar.
She was strong enough to run a 10-mile race.
- 10 millik bir yarışı koşmak için yeterince güçlüydü.
- race; competition
- compete
I competed with him for the first prize.
- Birincilik ödülü için onunla yarıştım.
Ten teams competed for the prize.
- On takım ödül için yarıştı.
- bout
The wrestler had his right leg broken in a bout.
- Bir yarışmada güreşçinin sağ bacağı kırıldı.
- course
- compete with
Nobody can compete with that.
- Hiç kimse onunla yarışamaz.
We can't compete with that.
- Biz onunla yarışamayız.
- {f} contest
The contestant made two false starts.
- Yarışmacı, iki yanlış start yaptı.
He wants to participate in the contest.
- O, yarışmaya katılmak istiyor.
- gymkhana
- racing track
- vie
- yarış arabası
- go cart
- yarış alanı
- venue
- yarış arabası
- bolide
- yarış kazanmak
- win a race, win the race
- yarış alanı
- gymkhana
- yarış alanı
- racing circuit
- yarış alanı racecourse, racetrack
- (for horses)
- yarış arabası
- (ufak) go kart
- yarış arabası
- racer
- yarış arabası
- kart
- yarış atı
- racehorse
- yarış atı
- stable
- yarış atı
- runner
- yarış atı
- racer
- yarış bisikleti
- racer
- yarış engeli
- hurdle
- yarış etmek
- to race
- yarış etmek
- to race against (each other)
- yarış fikstürü
- race meeting
- yarış ikincisi
- runner up
- yarış kayığı
- shell
- yarış kayığı
- skiff
- yarış kayığı
- skimmer
- yarış kızağı
- bobsleigh
- yarış kızağı
- bobsled
- yarış kızağı
- bob
- yarış kızağı kullanmak
- bob
- yarış meraklısı
- racegoer
- yarış meraklısı
- racing man
- yarış motoru
- racer
- yarış organizatörü
- steward
- yarış otomobili
- stock car
- yarış pisti
- speedway
- yarış pisti
- racecourse
- yarış pisti
- 1. speedway (for motorized vehicles). 2. track, racetrack (for runners)
- yarış pisti
- racecoure, racetrack
- yarış pisti
- racetrack
This is a public street, not a racetrack.
- Bu bir kamu sokağı, bir yarış pisti değil.
- yarış seyircisi
- racegoer
- yarış teknesi
- race boat
- yarış çizgisi
- straightaway
- yarış çizgisi
- straight
- kısa mesafeli yarış arabası
- dragster
- bisiklet yarış pisti
- (Spor) velodrome
- engelli yarış
- hurdle-race
- engelli yarış
- hurdles
- pist (yarış)
- track
- yarışlar
- races
I never bet on horse races.
- At yarışlarında asla bahse girmedim.
I heard, that you are great in long distance races.
- Duydum ki sen uzun mesafeli yarışlarda mükemmelsin.
- yelkenli bir yarış teknesi
- A sailing boat race
- abandone yarış
- sports contest that is canceled at some point after it has begun
- anlamsız yarış
- rat race
- atların yarış için toplanmaları
- gymkhana
- berabere biten yarış
- dead heat
- beraberliği çözücü yarış
- run off
- beş aşamalı yarış
- pentathlon
- bu cokey kaç yarış kazandı
- How many races has this jockey won
- bugün kaç yarış var
- How many races are there today
- engelli yarış
- steeplechase
- engelli yarış
- obstacle race
- engelli yarış
- hurdle race
- engelli yarış binicisi
- hurdler
- engelli yarış koşucusu
- (Spor) steeplechaser
- engelsiz yarış
- flat race
- kül dökülmüş yarış yolu
- dirt track
- kısa mesafeli yarış
- drag race
- ufak yarış arabaları yarışı
- karting