yapılmasının

listen to the pronunciation of yapılmasının
Türkisch - Englisch
formalizing
present participle of formalize
yap
do
yap
did

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

You didn't do a very good job, I said. - Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.

yap
does

She doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

He doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

yap
{f} doing

I'm doing this for you. - Bunu senin için yapıyorum.

I'm doing it for you. - Bunu senin için yapıyorum.

yap
(Bilgisayar) do it

You must do it yourself. - Onu kendin yapmalısın.

Can you do it in one day? - Onu bir günde yapabilir misin?

yap
made of

In ethnic Iranian foods, you can see many products which are made of milk. - Etnik İran gıdalarında, sütten yapılan birçok ürün görebilirsiniz.

I want a suit made of this material. - Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.

yap
{f} making

He was guilty of making a mistake. - O, bir hata yapmaktan suçluydu.

He is afraid of making mistakes. - Hata yapmaktan korkuyor.

yap
{f} performing

The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died. - Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.

They assisted him in performing the operation. - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.

yap
hold in
yap
{f} done

She can't have done such a thing. - O öyle bir şey yapmış olamaz.

He cannot have done such a thing. - Öyle bir şey yapmış olamaz.

yap
made up

She made up her face in 20 minutes. - O, 20 dakika içinde yüzüne makyaj yaptı.

She has made up her mind to go to America to study. - O, eğitim yapmak için Amerika'ya gitmeye karar verdi.

yap
{f} make of

What do you make of that? - Onunla ilgili ne yaparsın?

What did you make of that? - Onunla ilgili ne yaptın?

yap
held in

The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow. - Konferans öbür gün yapılacak.

Rio's carnival is held in February. - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.

yap
commit

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

Many atrocities were committed during the war. - Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.

yap
{f} made

Butter is made from cream. - Tereyağı kaymaktan yapılır.

Beer bottles are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

yap
make&
yap
make

A good daughter will make a good wife. - İyi bir kız çocuğu, iyi bir eş yapacaktır.

I know you can make it. - Yapabileceğini biliyorum.

yap
committed

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

Tom committed a bank robbery. - Tom bir banka soygunu yaptı.

Englisch - Englisch

Definition von yapılmasının im Englisch Englisch wörterbuch

Yap
An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
yap
To bark; to yelp
yap
informal terms for the mouth
yap
A badly behaved child, a brat
yap
A bark; a yelp
yap
To talk, especially excessively
yap
{f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
yap
The mouth, which produces speech
yap
An informal talk
yap
{i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
yap
The high-pitched bark of a small dog
yap
Of a small dog, to bark
yap
If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
yap
bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
Dänisch - Türkisch

Definition von yapılmasının im Dänisch Türkisch wörterbuch

Yap
saçmalama
yapılmasının
Favoriten