Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
You didn't do a very good job, I said.
- Çok iyi bir iş yapmadığını söyledim.
Regardless of what he does, he does it well.
- Yaptığını düşünmeden, onu iyi yapar.
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
You must do it yourself.
- Onu kendin yapmalısın.
We'll do it when we have time.
- Zamanımız olduğunda onu yapacağız.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
Having done my homework, I watched the baseball game on television.
- Ev ödevimi yaptıktan sonra ,televizyonda beyzbol oyununu izledim.
She can't have done such a thing.
- O öyle bir şey yapmış olamaz.
This stool is made up of leather and wood.
- Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
- Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
I'm not quite sure what to make of this.
- Bununla ilgili ne yapacağımdan pek emin değilim.
What did you make of that?
- Onunla ilgili ne yaptın?
The conference is to be held in Tokyo the day after tomorrow.
- Konferans öbür gün yapılacak.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
- Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
Butter is made from milk.
- Tereyağı sütten yapılır.
Bottles of beer are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
I know you can make it.
- Yapabileceğini biliyorum.
The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom!
- Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.
The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
- Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.