yapıcılar

listen to the pronunciation of yapıcılar
Türkisch - Englisch
constructors
plural of constructor
yapıcı
constructive

Constructive criticism is always welcome. - Yapıcı eleştiri her zaman sıcak karşılamadır.

Your opinion is very constructive. - Düşünceniz çok yapıcı.

yap
do
yap
did

The chief engineer did research hand in hand with his assistant. - Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.

yap
does

He doesn't know who built those houses. - O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.

Why doesn't anybody translate my sentences? - Neden kimse cümlelerimin çevirisini yapmıyor?

yap
{f} doing

Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework. - Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.

I'm doing this for you. - Bunu senin için yapıyorum.

kanun yapıcılar
legislators
kanun yapıcılar
(Politika, Siyaset) lawmakers
yap
(Bilgisayar) do it

I want to do it myself. - Onu kendim yapmak istiyorum.

Can you do it in one day? - Onu bir günde yapabilir misin?

yapıcı
(Dilbilim) agent
yapıcı
actuator
yapıcı
positive
yap
made of

I want a suit made of this material. - Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.

Beer bottles are made of glass. - Bira şişeleri camdan yapılır.

yap
{f} making

Don't be afraid of making mistakes. - Hatalar yapmaktan korkmayın.

He was guilty of making a mistake. - O, bir hata yapmaktan suçluydu.

yap
{f} performing

Tom saved Mary's life by performing the Heimlich maneuver. - Tom Heimlich manevrasını yaparak Mary'nin hayatını kurtardı.

They assisted him in performing the operation. - Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.

yap
hold in
yap
{f} done

She can't have done such a thing. - O öyle bir şey yapmış olamaz.

It can be done in a day. - O, bir günde yapılabilir.

yap
made up

A molecule is made up of atoms. - Bir molekül atomlardan yapılmıştır.

This stool is made up of leather and wood. - Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.

yap
{f} make of

What did you make of that? - Onunla ilgili ne yaptın?

What do you make of that? - Onunla ilgili ne yaparsın?

yap
held in

Parliamentary elections will be held in Germany in 2017. - Parlamento seçimleri 2017'de Almanya'da yapılacak.

Rio's carnival is held in February. - Rio karnavalı şubat ayında yapılır.

yap
commit

They voted to create a committee. - Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

yap
{f} made

She made coffee for all of us. - O hepimiz için kahve yaptı.

Butter is made from cream. - Tereyağı kaymaktan yapılır.

yap
make&
yap
make

The baby is asleep. Don't make a noise. - Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.

The teacher is angry, so please do not make noise in the classroom! - Öğretmen kızgın, bu nedenle lütfen sınıfta gürültü yapmayın!

yapıcı
constitutive
yapıcı
maker

Tom bought an ice cream and sorbet maker. - Tom bir dondurma ve şerbet yapıcı aldı.

yapıcı
builder
yap
committed

The enemy committed a horrible manslaughter in the city. - Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.

He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant. - O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.

yapıcı
constructor
yapıcı
maker; builder; constructor
yapıcı
constructive; creative; helpful
yapıcı
builder; master builder
yapıcı
creative, constructive; positive; maker; builder, constructor
yapıcı
monger
yapıcı
wright
Englisch - Englisch

Definition von yapıcılar im Englisch Englisch wörterbuch

Yap
An atoll in the Caroline Islands of western Micronesia
yap
To bark; to yelp
yap
informal terms for the mouth
yap
A badly behaved child, a brat
yap
A bark; a yelp
yap
To talk, especially excessively
yap
{f} yelp, bark; talk noisily or foolishly; chatter
yap
The mouth, which produces speech
yap
An informal talk
yap
{i} yelp, bark; chatter, foolish talk; uncouth person; mouth (Slang)
yap
The high-pitched bark of a small dog
yap
Of a small dog, to bark
yap
If a small dog yaps, it makes short loud sounds in an excited way. The little dog yapped frantically. An island group and state of the Federated States of Micronesia in the western Caroline Islands of the western Pacific Ocean. Discovered by the Spanish in 1791, it became part of a Japanese mandate after 1920 and fell to U.S. forces in 1945. the sound a small dog makes when it yaps
yap
bark in a high-pitched tone; "the puppies yelped"
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) AMMAL
Yapıcı
olumlu
yapıcı
Önemli ve yararlı işler yapan
yapıcı
Yapı ustası
yapıcı
Yapan, oluşturan, ortaya çıkaran, meydana getiren. Önemli ve yararlı işler yapan: "İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı."- Y. Z. Ortaç
yapıcı
Yapan, oluşturan, ortaya çıkaran, meydana getiren
yapıcılar
Favoriten