Türkisch - Englisch
Definition von yanaşma im Türkisch Englisch wörterbuch
- drawing up alongside (a place)
- handmaid
- approach
- farmhand, hired laborer (on a farm)
- drawing near, approaching
- approaching; casual labourer, hireling
- being willing to agree to; going along with
- client
- casual labourer
- hireling
- (Askeri) berthing
- roustabout
- dockings
- servant
- yanaşmak
- {f} approach
- yanaşma yeri
- lay by
- yanaşmak
- roll up
- ileriye yanaşma
- coil up
- yanaşmak
- nuzzle
- yanaşmak
- (deyim) edge in
- yanaşmak
- coast
- yanaşmak
- accede
- yanaşmak
- draw up alongside
- yanaşmak
- (deyim) edge up
- yanaşmak
- sidle
- yanaş
- sidle
- yanaşmak
- walk-up
- yanaşmak
- walk up to
- yanaşmak
- draw into
- yanaşmak
- to draw up alongside, pull alongside (a place); (for a ship) to dock
- yanaşmak
- accost
- yanaşmak
- to draw near, approach; to sidle up (to)
- yanaşmak
- lend oneself to
- yanaşmak
- to draw near, to approach, to come near/closer; to draw up alongside, to pull alongside; to accede (to a request)
- yanaşmak
- draw close
- yanaşmak
- to cozy up to, try to ingratiate oneself with (someone)
- yanaşmak
- to be willing to agree to; to go along with (a plan)
- yanaşmak
- draw near
- yanaşmak
- walk up
- yanaşmak
- {i} access
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von yanaşma im Türkisch Türkisch wörterbuch
- Ahıra yandan eklenen kom
- Bir çiftçi yanında çaılışan işçi
- Genellikle bir çiftçi yanında çalışan işçi, tutma
- Yanaşmak işi
- yanaşmak
- Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek: "Usulca avluya indim, rafa doğru yanaştım."- F. R. Atay
- yanaşmak
- Kıyıya varmak
- yanaşmak
- Bir şeyin, bir kimsenin yanına gelmek
- yanaşmak
- Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek
- yanaşmak
- Vapur, kayık vb. kıyıya varmak: "Günün birinde kocaman bir motor Santa Maria'ya yanaştı, içinden çıkan bir subay muhafızlarla uzun uzun görüştü."- R. H. Karay
- yanaşmak
- İlişki kurmak
- yanaşmak
- Karışmak, ilgilenmek, istek göstermek: "Ali Mehmet Bey, cihetlere yanaşacak kimselerden değildir."- S. M. Alus. İlişki kurmak: "Vahşi ve utangaç olduğu için pek yanaşmaz."- R. N. Güntekin