What's beside the desk?
- Masanın yanındaki ne?
All of us went besides him.
- Hepimiz onun yanında gittik.
The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.
It's nice sitting alongside a hot fireplace.
- Sıcak bir şöminenin yanında oturmak hoştur.
There is a man by the side of the pond.
- Göletin yanında bir adam var.
There are a few shops next to my house.
- Evimin yanında birkaç dükkân var.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
I took sides with them in the argument.
- Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım.
Unfortunately she only had five dollars with her.
- Ne yazık ki yanında sadece beş dolar vardı.
He was standing by the gate with his hand in his pocket.
- O, eli cebinde kapının yanında duruyordu
Here. Take this with you. It might come in handy.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.
The lake was adjacent to his house.
- Evinin yanında göl vardı.
Tom sat next to Mary in class.
- Tom sınıfta Mary'nin yanında oturdu.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Tell Tom to bring Mary along.
- Tom'a Mary'yi yanında getirmesini söyle.
After dinner, bring your guitar along and we'll sing.
- Akşam yemeğinden sonra, gitarını yanında getir ve biz şarkı söyleyeceğiz.
I passed by your house about 10 last night.
- Dün gece saat onda evinizin yanından geçtim.
He carries his umbrella about with him every day.
- O her gün şemsiyesini yanında taşır.
Tom crouched down next to Mary behind the car.
- Tom arabanın arkasında Mary'nin yanında çömeldi.
The accident took place near his home.
- Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
There are some shops near my house.
- Evimin yanında birkaç dükkân var.
There was a big fire near my house last night.
- Dün gece evimin yanında büyük bir yangın vardı.
Tom spent the night in the small cabin near the lake.
- Tom bütün geceyi gölün yanında küçük bir kabinde geçirdi.
Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present.
- Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.
The problem is that Tom doesn't want to sit near Mary.
- Sorun Tom'un Mary'nin yanında oturmak istememesidir.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
We walked along side by side.
- Biz yan yana yürüdük.
Wherever you go, you see a lot of bicycles left on sidewalks near stations.
- Nereye giderseniz gidin, istasyonların yanında kaldırımlar üstünde bırakılmış çok sayıda bisiklet görürsünüz.
Besides that, unemployment is increasing.
- Bunun yanında işşizlik artıyor.
This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
- Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
The darkest place is under the candlestick.
- Çıra dibine kör yanar.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Who was at the party beside Jack and Mary?
- Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
- Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
- Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
The army was advancing in the wrong direction.
- Ordu yanlış yönde ilerliyordu.
The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
- Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
- Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
He edged sideways through the crowd.
- O, kalabalığa yanlamasına sokuldu.
Mary tilted her head sideways.
- Mary başını yana yatırdı.
Tom was leaning against the wall near the door.
- Tom kapının yanındaki duvara dayanıyordu.
Please put the table next to the wall.
- Lütfen masayı duvarın yanına koy.
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
He was burned to death in the fire.
- Yangında yanarak öldü.
They sat side by side.
- Onlar yan yana oturdular.
The two houses stand side by side.
- İki ev yan yana durur.
I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
- Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
The neighbours have been banging about next door all morning.
- Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
According to some experts the spoken language uses few subordinate clauses.
- Bazı uzmanlara göre, konuşulan dil çok az sayıda yan cümleler kullanır.
The sentence has got too long again. Then just take out a few of the subordinate clauses.
- Cümle tekrar uzun sürdü. O zaman birkaç yan cümleyi çokarın.