This coffee tastes burnt.
- Bu kahvenin tadı yanık.
She got burnt in the right hand.
- Onun sağ elinde yanık var.
Please keep the fire burning.
- Lütfen ateşi yanık bırakın.
She got burnt in the right hand.
- Onun sağ elinde yanık var.
I cannot believe you used to be blonde and tanned.
- Eskiden sarışın ve yanık tenli olduğuna inanamıyorum.
A devastating potato blight and famine struck in Ireland in the 1840's.
- Yıkıcı bir patates yanıklığı ve kıtlık İrlandayı 1840 yılında vurdu.
Tom died from burns in 2013.
- Tom 2013'te yanıklardan öldü.
Tom had burns all over his body.
- Tom'un vücudunun her yerinde yanıkları vardı.