He implored her to come back.
- O onun geri gelmesi için yalvardı.
The sick child's mother implored the doctor to come immediately.
- Hasta çocuğun annesi hemen gelmesi için doktora yalvardı.
Tom pleaded with Mary to stay.
- Tom Mary'nin kalması için yalvardı.
He pleaded with the judge for mercy.
- Merhamet için yargıca yalvardı.
Do not abandon us, I entreat.
- Bizi terk etmeyin, yalvarıyorum.
She looked at me with a passionate expression of entreaty.
- O bana tutkulu bir yalvarma ifadesiyle baktı.