I don't dare to contradict him.
- Onu yalanlamak için cesaretim yok.
Allow me to contradict you.
- Seni yalanlamama izin ver.
She hastened to deny the story.
- O, hikayeyi yalanlamak için acele etti.
I don't dare to contradict him.
- Onu yalanlamak için cesaretim yok.