Lead us from falsehood to truth.
- Bizi yalandan gerçeğe götür.
He made an admission that he had lied.
- O, yalan söylediğini itiraf etti.
Because he lied, he was punished.
- O, yalan söylediği için cezalandırıldı.
Parents teach their children that it's wrong to lie.
- Ebeveynler çocuklarına yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu öğretirler.
I think it's wrong to tell a lie.
- Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
Lead us from falsehood to truth.
- Bizi yalandan gerçeğe götür.
Time reveals truth as well as falsehood.
- Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.
Even if it's not true, it's a brilliant fabrication.
- Bu doğru olmasa bile, parlak bir yalan.
Shame on you for lying.
- Yalan söylediğin için yazıklar olsun.
A shameless liar speaks smilingly.
- Utanmaz bir yalancı gülümseyerek konuşur.
Her story can't be true. She often tells lies.
- Onun hikayesi gerçek olamaz. O sık sık yalan söyler.
Have you ever heard the story of the boy who cried wolf?
- Yalandan yardım isteyen çocuğun hikayesini hiç duydun mu?
Mary is a quack doctor.
- Mary bir yalancı doktor.
Time reveals truth as well as falsehood.
- Zaman yalanın yanı sıra gerçeği de ortaya koyar.
There are those who think, falsely, that video games are the source of all our ills.
- Video oyunlarının, yalan bir şekilde, tüm hastalıkların kaynağı olduğunu düşünenler var.