He has no scruples about lying.
- O yalan söylemeye çekinmez.
Tom accused Mary of lying through her teeth.
- Tom Mary'yi açık açık yalan söylemekle suçladı.
I think it's wrong to tell a lie.
- Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
Parents teach their children that it's wrong to lie.
- Ebeveynler çocuklarına yalan söylemenin yanlış bir şey olduğunu öğretirler.
It is wrong to tell a lie.
- Yalan söylemek yanlıştır.
It is not good to tell a lie.
- Yalan söylemek iyi değildir.
It is not good to tell a lie.
- Yalan söylemek iyi değildir.
I think it's wrong to tell a lie.
- Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
It is wrong to tell a lie.
- Yalan söylemek yanlıştır.
He lost his position just because he refused to tell a lie.
- Konumunu yitirdi çünkü yalan söylemekten kaçınmıştı.