yaklastirmak

listen to the pronunciation of yaklastirmak
Türkisch - Englisch

Definition von yaklastirmak im Türkisch Englisch wörterbuch

yaklaştırmak
to approximate
yaklaştırmak
to approximate (something) to
yaklaştırmak
zoom in
yaklaştırmak
bring closer
yaklaştırmak
adduct
yaklaştırmak
to draw (one thing) near (another)
yaklaştırmak
to allow (someone) to have sexual intercourse with, let (someone) have sex with
yaklaştırmak
bring near
yaklaştırmak
draw sth up
yaklaştırmak
approach
yaklaştırmak
apply
yaklaş
(Bilgisayar) zoom in
yaklaş
(Bilgisayar) zoom
yaklaştırma
zoom in
yaklaş
{f} near

He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him. - O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor.

The dictionary gathers nearly half a million words. - Sözlük yaklaşık yarım milyon kelime toplar.

yaklaş
{f} approach

He approached and fell on his knees. - O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.

The president is difficult to approach. - Başkana yaklaşmak zordur.

yaklaş
{f} approximate

The number pi is approximately equal to 3.14 or 22/7. Its symbol is π. - Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü π'dir.

A person's heart is approximately the same size as their fist. - Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

yaklaş
come near

Don't come near the bulldog in case it bites. - Isırma ihtimaline karşın bir buldoğa yaklaşma.

Don't let that dog come near me! - O köpeği yanıma yaklaştırma!

yaklaş
{f} nearing

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

We're slowly nearing the end. - Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.

yaklaştırma
approximation
yaklaştırma
apposition
yaklaştırma
keep off
yaklaştırma
kept off
kamerayı yaklaştırmak
dolly in
yaklaştırma
adduction
Türkisch - Türkisch

Definition von yaklastirmak im Türkisch Türkisch wörterbuch

yaklaştırmak
İki şeyi birbirine yakın duruma getirmek
yaklaştırmak
Bir şeyi kendine yakın duruma getirmek. İki şeyi birbirine yakın duruma getirmek: "Sandalyesini biraz yaklaştırmak ister gibi yaparak söze yeniden başladı."- M. Ş. Esendal
yaklaştırmak
Bir şeyi kendine yakın duruma getirmek
Yaklaştırmak
tutmak
Yaklaştırma
takrip
yaklaştırma
Yaklaştırmak işi
yaklaştırma
(Osmanlı Dönemi) takrib