yakıt,yakıt

listen to the pronunciation of yakıt,yakıt
Türkisch - Englisch
{i} fuel
Substance that provides nourishment for a living organism; food
provide with fuel; "Oil fires the furnace
a substance used by a machine or a process to produce energy or power
a substance consumed to power an engine through the release of chemical or nuclear energy
To store or furnish with fuel or firing
combustible plant material, both living and dead that is capable of burning in a wildland situation
Combustible material Includes, vegetation, such as grass, leaves, ground litter, plants, shrubs and trees, that feed a fire (See Surface Fuels )
provide with fuel; "Oil fires the furnace"
To fuel a situation means to make it become worse or more intense. The result will inevitably fuel speculation about the Prime Minister's future The economic boom was fueled by easy credit. = feed
something that is burned to give heat or power
provide with a combustible substance that provides emergy; "fuel aircraft, ships, and cars"
a substance that can be consumed to produce energy; "more fuel is needed during the winter months"; "they developed alternative fuels for aircraft" stimulate; "fuel the debate on creationism" take in fuel, as of a ship; "The tanker fueled in Bahrain" provide with a combustible substance that provides emergy; "fuel aircraft, ships, and cars" provide with fuel; "Oil fires the furnace
Fuel cells need hydrogen, and some systems are run from bottled hydrogen Systems such as IdaTech's, however, incorporate fuel processors that produce hydrogen from a variety of alcohol or fossil fuels search
Any material that will sustain a wildland fire
to exacerbate, to cause to grow or become greater
A material which is consumed, giving up its molecularly stored energy which is then used for other purposes, e g to do work (run a machine)
Any matter used to produce heat by burning; that which feeds fire; combustible matter used for fires, as wood, coal, peat, etc
Anything that serves to feed or increase passion or excitement
  Combustible material   Includes vegetation, such as grass, leaves, ground litter, plants, shrubs and trees that feed a fire
take in fuel, as of a ship; "The tanker fueled in Bahrain"
yakıt
fuel

There were severe shortages of food and fuel. - Ciddi gıda ve yakıt sıkıntısı vardı.

There was a shortage of fuel. - Yakıt sıkıntısı vardı.

yakıt ikmali yapmak
refuel
yakıt harcamak
to consume fuel
Yabancı Tarım Ofisleri (USDA); frekans tahsis alt komitesi; denizde yakıt ikmali
(Askeri) Foreign Agricultural Service (USDA); frequency assignment subcommittee; fueling at sea; functional account symbol
yakıt
fuel (for heating)
yakıt
combustible
yakıt almak
bunker
yakıt almak
fuel
yakıt almak
to fuel
yakıt basıncı
fuel pressure
yakıt besleme
fuel feed
yakıt borusu
fuel line
yakıt brülörü
oil-burner
yakıt bölmesi
(gemi) bunker
yakıt deposu
fuel tank
yakıt düzeyi
fuel level
yakıt ekonomisi
fuel economy
yakıt galerisi
fuel manifold
yakıt gazı
fuel gas
yakıt göstergesi
fuel gauge
yakıt hortumu
fuel hose
yakıt ikmal etmek
to refuel
yakıt iletimi
fuel supply
yakıt kamı
fuel cam
yakıt kesme valfi
shut-off valve
yakıt maddesi
fuel element
yakıt müşiri
fuel sensor
yakıt oranı
fuel rating
yakıt pompası
fuel pump
yakıt sarfiyatı
fuel consumption
yakıt sağlamak
fuel
yakıt seviyesi
fuel level
yakıt sevkıyatı
fuel supply
yakıt sistemi
fuel system
yakıt süzgeci
fuel filter
yakıt süzgeci
fuel strainer
yakıt tankeri
fuel truck
yakıt tasarrufu
fuel economy
yakıt vermek
to fuel
yakıt-hava patlayıcı maddesi
(Askeri) fuel air explosive
biyolojik yakıt
(Kimya) biofuel
dizel yakıt
diesel fuel
esnek yakıt
flexible fuel
fosil yakıt
fossil fuel
port yakıt enjeksiyonu
port fuel injection
pulverize yakıt külü
(İnşaat) pulverized fuel ash
sıvı yakıt
fuel oil
sıvı yakıt
liquid fuel
yenilenebilir yakıt
(Politika, Siyaset) renewable fuel
agro-yakıt
Agrofuel
akar yakıt
fuel consumption
Avrupa Savunma Yakıt Bölgesi
(Askeri) Defense Fuel Region, Europe
Deniz hava yakıt ve ulaştırma fibi
(Askeri) Marine aerial refueler and transport squadron
Modüler Yakıt Teslimat Sistemi
(Askeri) Modular Fuel Delivery System
Orta Doğu Savunma Yakıt Bölgesi
(Askeri) Defense Fuel Region, Middle East
Savunma Yakıt Bölgesi
(Askeri) Defense Fuel Region
Savunma Yakıt Tedarik Merkezi
(Askeri) Defense Fuel Supply Center
Savunma Yakıt Tedarik Noktası
(Askeri) Defense Fuel Support Point
alkollü yakıt
alcohol fuel
amfibi dökme yakıt sistemi
(Askeri) amphibious bulk fuel system
amfibi taarruz dökme yakıt sistemi
(Askeri) amphibious assault bulk fuel system
amfibi taarruz yakıt sistemi
(Askeri) amphibious assault fuel system
amfibi taarruz yakıt tedarik tesisi
(Askeri) amphibious assault fuel supply facility
ana yakıt deposu
main fuel tank
artık yakıt
residual oil
atomik yakıt
atomic fuel
birincil referans yakıt
primary reference fuel
delikli yakıt giriş vidası
(Otomotiv) fuel inlet hollow screw
deniz aşırı döküm yakıt sistemi
(Askeri) offshore bulk fuel system
direkt yakıt enjeksiyonu
direct fuel injection
dizel yakıt filtresi
(Otomotiv) diesel fuel filter
dizel yakıt pompa devri
(Otomotiv) injection pump rpm
dizel yakıt pompa devri
(Otomotiv) injection pump speed
dizel yakıt pompası
(Otomotiv) diesel pump unit
dizel yakıt pompası kam mili
(Otomotiv) injection pump camshaft
endirekt yakıt ateşlemesi
(Otomotiv) indirect fuel ignition
endüstriyel yakıt
industrial fuel
esnek yakıt borusu
(Otomotiv) flexible fuel tubing
hava-yakıt karışımı
air-fuel mixture
hava-yakıt oranı
air-fuel ratio
havada yakıt ikmal noktası
(Askeri) air refueling point
havada yakıt ikmali başlangıç noktası
(Askeri) air refueling initiation point
havada yakıt ikmali; Kara Kuvvetleri yönergesi; Ordu stoğu
(Askeri) air refueling; Army regulation; Army reserve
havadan dökme yakıt atma sistemi
(Askeri) aerial bulk fuel delivery system
helikoptere uçuş sırasında yakıt ikmali
(Askeri) helicopter in-flight refueling
ileri güç ve yakıt ikmal noktası
(Askeri) forward arming and refueling point
karma oksit yakıt
(Çevre) mixed oxide fuel
katı yakıt
solid fuel
kimyasal yakıt
(Askeri,Havacılık,Teknik) chemical fuel
kullanılmış yakıt
spent fuel
merkez yakıt tankı
center fuel tank
metal yakıt
(Çevre) metal fuel
minimum yakıt
(Havacılık) minimum fuel
paketlenmiş yakıt, yağ ve yağlayıcı maddeler
(Askeri) packaged petroleum, oils, and lubricants
püskürtme yakıt
injection fuel
sulu yakıt roketi
(Askeri) wet fuel rocket
taktik hava sahası yakıt dağıtım sistemi
(Askeri) tactical airfield fuel dispensing system
tank yakıt kapasitesi
bunker capacity
teorik hava yakıt oranı
(Otomotiv) theoretical air fuel ratio
tesis yakıt tüketimi
(Havacılık) installed fuel consumption
yerde yakıt ikmali
(Askeri) ground refuelling
zengin yakıt karışımı
(Askeri) rich fuel mixture
çekirdeksel yakıt
nuclear fuel
çok noktalı yakıt ikmal sistemi
(Askeri) multi-point refueling system
örnek yakıt
(Otomotiv) octane reference fuel
özgül yakıt tüketimi
specific fuel consumption
Türkisch - Türkisch

Definition von yakıt,yakıt im Türkisch Türkisch wörterbuch

yakıt
Odun, kömür, doğal gaz, mazot gibi ısı sağlamak amacıyla yakılan madde, yakacak, mahrukat
yakıt deposu
Yakıt depo etmeye yarayan bölüm
yakıt göstergesi
Yakıtın durumunu veya düzeyini göstermeye yarayan alet
yakıt parası
Binalarda ısınma giderleri için ödenen ücret
yağ yakıt
Ham petrolun damıtılması sonunda elde edilen ve yakıt olarak kullanılan ürün, fuel-oil
yakıt,yakıt
Favoriten