The office where my father works is near the station.
- Babamın çalıştığı yer istasyonun yakınındadır.
I am parking my car near the office.
- Arabamı büro yakınında park ediyorum.
After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
The pharmacy is near the hospital.
- Eczane, hastanenin yakınında.
Where is the closest train station?
- En yakın tren istasyonu nerede?
Where's the closest drugstore?
- En yakın eczane nerede?
Excuse me, is there a toilet nearby?
- Affedersiniz, yakında bir tuvalet var mı?
Where's the nearest train station?
- En yakın tren istasyonu nerede?
I had no idea what was in that room until recently.
- Yakın zamana kadar o odada ne olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu.
Tom and Mary started dating each other quite recently.
- Tom ve Mary çok yakın zamanlarda birbirleriyle çıkmaya başladılar.
Mary overheard Tom talking intimately to another woman on his mobile phone.
- Mary, Tom'un cep telefonuyla başka bir kadınla yakından konuşmasına kulak misafiri oldu.
Tom was intimate with Mary.
- Tom'un Mary'yle yakın ilişkisi vardı.
We think Tom might be in imminent danger.
- Tom'un yakın tehlikede olabileceğini düşünüyoruz.
The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
- Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
I don't have plans for my immediate future.
- Yakın geleceğim için planlarım yok.
This is all very approximate.
- Bunun hepsi çok yakın.
Åle, the world's oldest eel, just died. He was approximately 150 years old.
- Dünyanın en yaşlı yılan balığı Åle yakın zamanda öldü. Yaklaşık olarak 150 yaşındaydı.
The nuclear family is a young prejudice; in fact, families have only been built around the few immediate members in the last 50 or 60 years of relative wealth.
- Çekirdek aile genç bir önyargıdır; aslında, aileler sadece göreli zenginliğin son 50 ya da 60 yılı içinde birkaç yakın üyenin etrafında inşa edilmiştir.
Tom is a close relative of mine.
- Tom benim yakın bir akrabam.
Tom didn't know that Mary's house was so close to John's.
- Tom, Mary'nin evinin John'unkine çok yakın olduğunu bilmiyordu.
We live close to the station.
- Biz istasyona yakın yaşarız.
I wouldn't permit such familiarity.
- Ben böyle yakınlığa izin vermezdim.
Layla grew up in Arabia and was very familiar with camels.
- Leyla, Arabistan'da büyüdü ve develerle çok yakındı.
His paralysis is progressing, and soon he won't be able to get out of bed.
- Onun felci ilerliyor ve yakında yataktan çıkamayacak.
The inhabitants of the island are friendly.
- Adanın sakinleri cana yakındır.
He has no close friends to talk with.
- Konuşacak yakın arkadaşları yok.
Tom has a close relationship with Mary.
- Tom'un Mary ile yakın bir dostluğu var.
What is your relationship to him? I'm his father.
- Onunla yakınlığın nedir? Babasıyım.
These problems will be solved in the near future.
- Bu problemler yakın gelecekte çözülmüş olacak.
In the near future, we will be able to put an end to AIDS.
- Yakın gelecekte, AIDS'e son verebileceğiz.
Tom picked up the stamp and took a closer look.
- Tom pulu aldı ve daha yakından baktı.
Come closer and have a good look at this picture.
- Daha yakına gel ve bu resme bir göz at.
When I had to learn English in school, at times I would bemoan all the irregularities and strange rules.
- Okulda İngilizce öğrenmek zorunda kaldığımda zaman zaman tüm düzensizlik ve garip kurallardan yakınırdım.
Sami was shot at close range.
- Sami yakın mesafeden vuruldu.
It's only effective at close range.
- Bu sadece yakın mesafede etkili.
Christmas is near at hand, isn't it?
- Noel yakın, değil mi?
My father had a heart attack yesterday, but he was lucky to have a clinic close at hand.
- Babam dün bir kalp krizi geçirdi fakat yakınlarda bir kliniğe sahip olduğu için şanslıydı.
We complain about our neighbors.
- Biz komşularımız hakkında yakınıyoruz.
He has nothing to complain about.
- Yakınmak için hiçbir nedeni yok.
My house is located in a convenient place - near the train station.
- Evim tren istasyonu yakınında, uygun bir yerde bulunur.
It's convenient living so close to the station.
- İstasyona çok yakın yaşamak elverişlidir.
Tom complained that his back hurt.
- Tom sırt ağrısından yakındı.
Tom complained that Mary never helped him.
- Tom Mary'nin ona asla yardım etmemesinden yakındı.
Last night there was a fire near here, and I couldn't sleep.
- Dün gece buraya yakın bir yangın vardı ve uyuyamadım.
There was a fire near the train station last night.
- Dün gece tren istasyonu yakınında bir yangın vardı.
We haven't been close in years.
- Yıllardır yakın olmamıştık.
Tom has hardly any close friends.
- Tom'un neredeyse hiç yakın arkadaşı yok.
Hardly anyone has seen this animal up close.
- Neredeyse hiç kimse bu hayvanı yakından görmedi.
They soon became inseparable.
- Onlar yakında ayrılmaz oldular.
Sami had very close connections to the crimes.
- Sami'nin suçlarla çok yakın bağlantıları vardı.
The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
- Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
Christmas is near at hand, isn't it?
- Noel yakın, değil mi?
Our entrance examination was near at hand.
- Giriş sınavımız çok yakındı.
Tom has been very friendly toward me.
- Tom bana karşı çok cana yakın.
The spiral galaxy closest to our Milky Way galaxy is Andromeda. Andromeda is over 2 million light-years away. Its central bulge and spiral arms are tilted toward us at a 15 degree angle.
- Samanyolu galaksimize en yakın sarmal gökada Andromeda'dır. Andromeda 2 milyondan fazla ışık yılı uzaklıktadır. Onun orta çıkıntısı ve spiral kolları 15 derecelik açıyla bize doğru eğiktir.
Tom and Mary have been bosom friends for years.
- Tom ve Mary yıllardır yakın arkadaş olmuşlardır.
The old woman went, and soon returned along with the Princess.
- Yaşlı kadın gitti ve yakında Prenses ile birlikte geri döndü.
I'm sure he'll be along soon.
- Onun yakında geleceğinden eminim.