Tom gave his seat to an elderly lady.
- Tom yaşlı bir bayana koltuğunu verdi.
The elderly man takes strong drugs for his heart.
- Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.
We should be kind to the aged.
- Yaşlılara karşı nazik olmalıyız.
The organization is concerned with the welfare of the aged.
- Organizasyon yaşlıların refahı ile ilgilidir.
The old man lives by himself.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
Mom is older than Dad.
- Annem babamdan daha yaşlı.
She married a rich old man.
- O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
I watched the old woman cross the street.
- Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.
They say that I'm an old woman.
- Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.
The elderly man takes strong drugs for his heart.
- Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.
You must be polite to your elders.
- Yaşlılarınıza karşı kibar olmalısınız.
Old-timers might argue the Internet was freest during the Usenet days.
- Yaşlılar, Usenet günlerinde internetin daha özgür olduğunu iddia edebilirler.
You must respect senior citizens.
- Yaşlı vatandaşlara saygı göstermelisin.
Tickets are $5 for adults, and $2 for senior citizens and children.
- Biletler yetişkinler için 5 dolar ve yaşlılarla çocuklar için 2 dolardır.
Tickets are $5 for adults, and $2 for senior citizens and children.
- Biletler yetişkinler için 5 dolar ve yaşlılarla çocuklar için 2 dolardır.
The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.
- Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.