yaşlılar

listen to the pronunciation of yaşlılar
Türkisch - Englisch
the old
elders

Young people should respect their elders. - Gençler yaşlılarına saygı duymalıdır.

You must be polite to your elders. - Yaşlılarınıza karşı kibar olmalısınız.

senior citizens
older people
yaşlı
elderly

The elderly man takes strong drugs for his heart. - Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.

I respect the elderly. - Yaşlılara saygı duyarım.

yaşlı
aged

The middle aged man was charged with assault. - Orta yaşlı adam tecavüz ile suçlandı.

Layla and Sami have both aged up. - Leyla ve Sami'nin ikisi de yaşlıdırlar.

yaşlı
old

Mom is older than Dad. - Annem babamdan daha yaşlı.

The old man was hard of hearing. - Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.

yaşlılar derneği
Darby and Joan club
yaşlılar evi
almshouse
yaşlılar için indirim
senior citizen discount
yaşlılar için indirim var mı
Are there any discounts for senior citizens
yaşlı
{s} watery
yaşlı
golden ager
yaşlı
old man

She married a rich old man. - O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.

The old man lives alone. - Yaşlı adam yalnız yaşıyor.

yaşlı
(Argo) gerry
yaşlı
old woman

Who is that old woman? - O yaşlı kadın kimdir?

They say that I'm an old woman. - Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

yaşlı
senile
yaşlı
oldster
yaşlı
antiquated
Yaşlı
corot
yaşlı
the elderly
yaşlı
briden
yaşlı
elder

The elderly man takes strong drugs for his heart. - Yaşlı adam kalbi için güçlü ilaçlar alıyor.

I respect the elderly. - Yaşlılara saygı duyarım.

yaşlı
old-timer

Old-timers might argue the Internet was freest during the Usenet days. - Yaşlılar, Usenet günlerinde internetin daha özgür olduğunu iddia edebilirler.

yaşlı
doddered
yaşlı
overaged
yaşlı
tear-stained
yaşlı
geriatric
yaşlı
oldie
yaşlı
senior

Tickets are $5 for adults, and $2 for senior citizens and children. - Biletler yetişkinler için 5 dolar ve yaşlılarla çocuklar için 2 dolardır.

The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather. - Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.

yaşlı
senior citizen

Tickets are $5 for adults, and $2 for senior citizens and children. - Biletler yetişkinler için 5 dolar ve yaşlılarla çocuklar için 2 dolardır.

She gave her seat to a senior citizen. - Yaşlı birine yerini verdi.

yaşlı
stricken in years
yaşlı
old timer
yaşlı
suffused with tears
yaşlı
well on in years; auld
yaşlı
tear stained
yaşlı
hoar
yaşlı
advanced in years
yaşlı
well on in years
Türkisch - Türkisch

Definition von yaşlılar im Türkisch Türkisch wörterbuch

yaşlılar yurdu
Huzur evi
Yaşlı
(Osmanlı Dönemi) ÂTIK
Yaşlı
(Osmanlı Dönemi) FARİZ
Yaşlı
nemli
yaşlı
Yaşla dolmuş (göz): "Hıçkırarak yaşlı gözlerini kaldırdı."- Ö. Seyfettin
yaşlı
Yaşla dolmuş
yaşlı
Yaşı ilerlemiş kimse: "Bu yaşlıları kapısının arkasına yığdılar."- Ö. Seyfettin
yaşlı
Yaşı ilerlemiş, ihtiyar: "Kendisi de ilkin yaşlı bir kadın almayı düşünmüş idi."- M. Ş. Esendal
yaşlı
Yaşı ilerlemiş kimse
yaşlı
Yaşı ilerlemiş, ihtiyar
yaşlılar
Favoriten