A government official's stately mansion was looted.
- Bir hükümet görevlisinin görkemli malikanesi yağmalanmış.
If there's an earthquake, the stores will be looted.
- Deprem olursa mağazalar yağmalanacak.
We won't tolerate any looting.
- Herhangi bir yağmalamaya katlanmayacağız.
Sami and Layla pillaged Farid's house.
- Sami ve Leyla, Ferit'in evini yağmaladı.
The Huns pillaged the village and burned it to the ground.
- Hunlar köyü yağmaladılar ve onu yakıp kül ettiler.