yağı

Türkisch - Englisch

Definition von yağı im Türkisch Englisch wörterbuch

enemy

enemy düşman, hasım

butter

Pass me the butter, please. - Yağı bana uzat lütfen.

Pass me the butter, will you please. - Bana tere yağını uzat, yapar mısın lütfen?

yağ

oil

I bought a bottle of salad oil. - Bir şişe salata yağı aldım.

Give me the metal bucket with the oil in it. - Bana içinde yağ olan metal kovayı ver.

makine yağı

grease

yağ

fat

The body converts extra calories into fat. - Vücut ekstra kaloriyi yağa dönüştürür.

You had better cut out the fat. - Yağı kesip çıkarsan iyi olur.

yağı değiştirin lütfen

I would like an oil change please

yağı kontrol edin lütfen

kandilin yağı tükenmek

to breathe one's last breath, die

kirli motor yağı

sludge

yağ

{i} grease

The machine was clogged with grease. - Makine, yağdan tıkanmış.

(Botanik, Bitkibilim) oleum lauri

domuz yağı parçası

(Denizbilim) lubricant

gres yağı

lubricating grease

hidrolik fren yağı

(Otomotiv) brake fluid

iç yağı

(Biyoloji,Gıda) suet

kabak çekirdegi yağı

pumpkin seed oil

kesme yağı

cutting oil

keten tohumu yağı

(Kimya) flax oil

(Gıda) tail fat

(Otomotiv) engine lubricant

mısır yağı

(Gıda,Tıp) maize oil

nane yağı

(Botanik, Bitkibilim) oleum menthae

palm olein yağı

(Gıda) palmolein oil

palm yağı

(Gıda,Çevre) palm oil

(Çevre) oil palm

(Kimya) cedar oil

Imitation is the sincerest form of flattery. - Taklit en samimi yağcılık biçimidir.

Flattery won't get you anything. - Yağcılık sana hiçbir şey getirmeyecek.

(Otomotiv,Teknik) lube oil

(Biyokimya) lipid

gül yağı çıkarma veya satma işi

The task of removal or sale rose oil

iç yağı

tallow

kandil yağı

olive oil that is poor in quality, used in oil lamps

Kürtün yağı çok olunca, hem yer, hem yüzüne sürer

(Atasözü) Some people don't have any idea of thrift

vegetable oil, sunflower oil

Atuqtuaq put the blubber into the wooden box. - Atuqtuaq balina yağını tahta kutuya koydu.

belesan yağı

balsam

belesan yağı içeren

dizel motoru yağı

(Otomotiv) diesel engine oil

dizel yağı

diesel oil

domuz iç yağı

(Gıda) lard

domuz yağı ihtiva eden

lardy

domuz yağı sürme

larding

domuz yağı sürmek

lard

domuz yağı sürülmüş

larded

don yağı (koyun/sığır)

(Gıda) tallow

folyo yağı

foil oil

fren hidrolik yağı

hydraulic brake fluid

fuzel yağı

fusel oil

fındık yağı

(Botanik, Bitkibilim) oleum cryli

gaz yağı

kerosene

gres yağı miktarı

quantity of grease

gül yağı

attar of roses

güney asyaya ait bir otun esanslı yağı

sizing oil, size lubricant

hidrolik yağı

hydraulic oil

hindistan cevizi yağı

coconut butter

hint hayvansal yağı

ghee

hint sümbülü yağı

spikenard

hint sümbülü yağı

spike oil

hint yağı

(Botanik, Bitkibilim) oteuni ricini

hoşafın yağı kesilmek

colloq . to be flabbergasted, be left open-mouthed with amazement

hurma yağı

palm oil

hurma çekirdeği yağı

(Gıda) palm kernel oil

kalın petrol yağı

heavy oil

kandil yağı

olive oil that is poor in quality

kasap, yağı bol olunca gerisini yağlar

(Atasözü) When there is excess it tends to be wasted

keklik üzümü yağı

oil of wintergreen

kemik yağı

bone oil, Dippel's oil

kutsal vücut yağı

(Kimya) mineral oil

makine yağı

machine oil, lubricating oil

mum yağı ile yağlamak

tallow

mum yağı ile yağlanmış

spirits of turpentine

palm çekirdeği yağı

(Gıda) palm kernel oil

pamuk yağı

cottonseed oil

pamuk çekirdeği yağı

(Otomotiv) silicone cil

tekstil yardımcı yağı

(Teknik,Tekstil) textile auxiliary oil

tereyağına benzeyen kakao vb. yağı

butter

transformatör yağı

vites kutusu yağı

gearbox oil

yağ

oil; fat; grease; tallow; suet

yağ

tallow

yağ

auto. motor oil; lubricating grease

yağ

(cooking) oil; shortening; grease; fat; lard; butter; margarine, oleo, oleomargarine

yağ

oil; fat; grease; lubricant; ointment; mineral/vegetable oil; attar, essential oil; flattery, blarney

(Anatomi) adeps

yemeklik rafine prina yağı

(Gıda) refined olive pomace oil

(Tıp) clover oil

wool fat, wool grease

yürekinin yağı erimek

to be very sad or upset

zeytin yağı endüstrisi

Türkisch - Türkisch

Definition von yağı im Türkisch Türkisch wörterbuch: Düşman; Düşman, hasım
yapak yağı: Yapağı yıkama sırasında asit karışımı elde edilen yağlı madde
yağlama yağı: Genellikle rafine edilmiş, hareket eden yüzeylerde sürtünmeyi azaltmak amacıyla kullanılan bir yağ türü
yağlama yağı: Motor ve makine parçalarının yağlanmasında kullanılan madde
gres yağı: (Mühendislik) lubricant oil
hint yağı: Hint yağı ya da Ban yağı bitkisi (Ricinus communis), anavatanı Hindistan olan, Sütleğengiller familyasından bir bitkidir
makine yağı: Orta sıcaklıkta ve hafif yük altında çalışan makinelerin hareketli parçalarının yağlanmasında kullanılan bir yağlama yağı
makine yağı: Gres yağı
HOŞAFIN YAĞI KESİLMEK: (Osmanlı Dönemi) Ist: Bozulmak, bir cevap bulamamak, mahcup olmak
Hint yağı: Kene otunun tohumlarından çıkarılan, hekimlikte ve sanayide kullanılan bir yağ
Hint yağı ağacı: İki çeneklilerden, tropik bölgelerde, 8-10 m. yüksekliğe ulaşabilen, çok yıllık, tohumları zehirli yağ elde edilen bir bitki (Ricinus communa)
SIĞLA YAĞI: (Hukuk) Günlük ağacından elde edilen bir tür sakız
Tonya yağı: Besin değeri yüksek, hafif ve hoş kokulu, koyu sarı renkli bir tür tereyağı
Trabzon yağı: bakınız: Tonya yağı
ayçiçeği yağı: Ayçiçeğinden çıkarılan yağ, çiçek yağı
badem yağı: Bademden çıkarılan ve deri, kösele gibi şeyleri yumuşatmak için kullanılan yağ
balina yağı: İspermeçet balinasının kafa sinüslerinde bulunan yağ
balık yağı: İri balık ve deniz hayvanlarının sanayide kullanılan yağı
balık yağı: Morina balığının karaciğerinden çıkarılan ve hekimlikte zayıflığa karşı kullanılan iyotlu, vitaminli yağ
ban yağı: Hint yağı
bezir yağı: Keten tohumundan çıkarılan ve yağlı boya yapmak için içine renkli maddeler katılan, çabuk kurur bir yağ
biryan yağı: Tandırda susuz pişirilerek yapılan kebaptan çıkan yağ
böbrek yağı: Kasaplık hayvanların böbreklerinin çevresinde oluşan yağ
cila yağı: Cilâ topunun, cilâlanacak yüzeyde kolayca kaymasını sağlayan, asitsiz, renksiz ve reçinesiz ince yağ
domuz yağı: Domuzdan çıkarılan yağ
don yağı: Soğuk ve sevimsiz kimse
don yağı: Normal sıcaklıkta katı durumda bulunan ve iç yağlarının eritilmesiyle elde edilen hayvansal yağ
fındık yağı: Fındıktan elde edilen yağ
gaz yağı: Ham petrolün 150-250 C° ler arasında işlenmesiyle elde edilen renksiz veya sarı renkte akaryakıt
gres yağı: bakınız: gres
gül yağı: Güllerin imbikten çekilmesiyle elde edilen gül suyunun üstünde toplanan kokulu yağ
güneş yağı: Güneşlenme sırasında cildin daha çabuk koyulaşması için kullanılan bir tür yağlı sıvı
hacı yağı: Gül yağından çıkarılan, ağır bir esans
haşhaş yağı: Haşhaştan çıkarılan ve yiyecek olarak kullanılan yağ
ince gül yağı: Su buharı dağıtmasıyla elde edilen soluk sarı renkli, gül kokulu bir sıvı
inek yağı: İnek sütünden yapılan katı yağ
iğ yağı: Yüksek hızlı ve az yüklü parçaların yağlanmasında kullanılan, düşük viskoziteli bir yağ
kandil yağı: Kötü cins zeytinyağı
karanfil yağı: Karanfilin tomurcuklarından elde edilen uçucu yağ
katran yağı: Katrandan elde edilen ve hekimlikte ilâç olarak kullanılan sıvı
kekik yağı: Kekikten elde edilen ve genellikle geleneksel halk tedavisinde kullanılan kokulu yağ
kuyruk yağı: Koyun kuyruğunun eritilmesinden elde edilen yağ
makine yağı: Gres
mangal yağı: Etin yapışmaması için mangaldaki ızgaraya sürülen yağ
motor yağı: Motorlarda sürtünmeyi azaltarak aşınmayı önlemeye yarayan bir tür yağ
mısır yağı: Mısır tanelerinden çıkarılan sıvı yağ
neft yağı: bakınız: neft
pamuk yağı: Pamuk çekirdeklerinden elde edilen, zeytinyağına benzer bitki yağı
reçine yağı: Reçineden çıkan yağ
silindir yağı: Yüksek viskoziteli ve parlama noktası yüksek olan; buhar makinelerinin valf ve silindirlerini yağlamak amacıyla kullanılan bir yağlama yağı
susam yağı: Susam tanelerinden çıkarılan yağ, şırlağan
sığla yağı: Muğla yöresinde yetişen günlük ağacından elde edilen ve parfümeri sanayinde kullanılan hoş kokulu balsam
sığla yağı: Sığla ağacının gövdesinden elde edilen bir yağ
taş yağı: Gaz yağı
yağ: Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde
yağ: Vücudun, atılması gereken amonyak, üre gibi bazı maddelerini içine alarak deriden sızan ve ter kokusunu veren madde
yağ: Birleşiminde stearik, oleik, palmitik asitlerle gliserin bulunan ve bunların oranlarına göre kıvamları değişen bitkisel veya hayvansal madde: "Yağ gelen yerden bal esirgenmez."- Atasözü
yağ: Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde: "Yağı tükenmiş motor gibi duraklamış, kalmıştı."- E. E. Talu
yağ: Güzel kokulu bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
yağ: Vazelin, mazot gibi fizik nitelikleriyle yağları andıran ve sanayide kullanılan mineral madde
yağ: Itırlı bitkilerden çıkarılan uçucu, kokulu ve sıvı madde
yer yağı: Petrol
zaç yağı: Derişik sülfürik asidin diğer adı, kara boya
çiçek yağı: Ayçiçeği yağı

yağı

Silbentrennung

ya·ğı

Etymologie

() An abbreviation of Yagi-Uda antenna. Named after two Japanese engineers Shintaro Uda and Hidetsugu Yagi.

Resimler

Google Resimler

Bing Resimler

Historie

yağı

Favoriten

Online English Turkish and Multilingual Dictionary 20+ million words and idioms.

yağı

Definition von yağı im Türkisch Englisch wörterbuch

Relevante Übersetzungen

Definition von yağı im Türkisch Türkisch wörterbuch

Relevante Übersetzungen

Silbentrennung

Etymologie

Resimler