It was a daunting task.
- Yıldırıcı bir görevdi.
The challenges are daunting, but we can overcome them.
- Zorluklar yıldırıcı ama biz bunların üstesinden gelebiliriz.
Visitors to that town increase in number year by year.
- Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.
We went to London last year.
- Geçen yıl Londra'ya gittik.
I saw a movie for the first time in two years.
- İki yılda ilk kez bir film izledim.
India was governed by Great Britain for many years.
- Hindistan uzun yıllardır Birleşik Krallık tarafından yönetildi.
As the sun rose, the stars faded away.
- Güneş doğduğunda, yıldızlar kayboldu.
Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year.
- Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.
Senede dört mevsim vardır: Bahar, yaz, güz ve kış.
- Bir yılda dört mevsim vardır: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.
Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum.
- Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.