yığınlar

listen to the pronunciation of yığınlar
Türkisch - Englisch
bundles
plural of bundle
Members of pine family (not other evergreens!) have groups of needles held together at the base by a small papery wrap called a "fascicle " In Michigan, white pine has five needles per bundle, and other pine species have two Tamarack and larch appear to have many needles in bundles, but they are really clusters of needles at the end of short stubby twig
third-person singular of bundle
A collection of filesets that are encapsulated for a specific purpose By specifying a bundle, all products or filesets under that bundle are automatically included in the operation
A measured unit of casings ready for sale in salted, pre-flushed, or tubed form; bundles will be either hog casings or sheep casings consisting of 91 meters (100 yards) Bundles can also refer to a customer-defined specification
Pre shrink wrapped or strapped bundles of magazines or publications supplied on pallets
Term associated with practice of packaging NPS 1-1/2" and smaller pipe Pieces per bundle vary depending upon size
yığın
{i} stack

Tom came in carrying a stack of books. - Tom bir kitap yığını taşıyarak içeri girdi.

I found a stack of old National Geographic magazines at my parents' house. - Ebeveynlerimin evinde bir yığın National Geographic dergisi buldum.

yığın
batch
yığın
heap

Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted. - Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.

Get rid of that heap of old newspapers. - O eski gazete yığınından kurtulun.

yığın
{i} chunk

Tom was injured when a large chunk of ice slid off the roof and hit him. - Büyük bir buz yığını çatıdan kaydığında ve ona çarptığında Tom yaralandı.

yığın
{i} bulk
yığın
{i} mountain
yığın
crowd
yığın
budget
yığın
{i} conglomerate
yığın
{i} hill
yığın
bundle
yığın
(Pisikoloji, Ruhbilim) aggregate
yığın
stacked
yığın
set
yığın
lot
yığın
(Arılık) settle
yığın
masses

The dumb masses believe that Mandela was a decent man. - Aptal yığınlar Mandela'nın iyi bir adam olduğuna inanıyorlar.

yığın
(Biyokimya) group
yığın
dollop
yığın
body
yığın
(Jeoloji) dump

This place is a dump. - Bu yer bir çöp yığını.

yığın
bank
yığın
pile

Tom put a pile of letters on Mary's desk. - Tom, Mary'nin masasının üstüne bir yığın mektup koydu.

Tom threw his dirty socks on the pile of clothes in the corner of his room. - Tom odasının köşesindeki elbise yığını üzerine kirli çoraplarını attı.

yığın
huddle
yığın
wilderness
yığın
mound
yığın
parcel
yığın
congeries
yığın
agglomeration
yığın
crop
yığın
conglomeration
yığın
mint
yığın
volume
yığın
pot

He spends pots of money for travelling. - O seyahat için yığınla para harcar.

yığın
crowd, throng, mass, passel (of people)
yığın
bulk , mass , stack
yığın
lump
yığın
mass

The dumb masses believe that Mandela was a decent man. - Aptal yığınlar Mandela'nın iyi bir adam olduğuna inanıyorlar.

yığın
heap, pile; crowd; mass, masses; stack; (ağaç, bitki, çalılık) clump; bank; batch, set
yığın
aggregation
yığın
agglomerate
yığın
accumulation
yığın
tons
yığın
drove
yığın
force
yığın
clamp
yığın
flock
yığın
heap, pile, or stack
yığın
cartload
yığın
collection
yığın
stockpile
yığın
clump
yığın
{i} raft
yığın
{i} swarm
yığın
ton
yığın
{i} slew
yığın
loads
yığın
wadge
yığın
{i} peck
yığın
{i} pack
Türkisch - Türkisch

Definition von yığınlar im Türkisch Türkisch wörterbuch

Yığın
tınaz
Yığın
gumul
yığın
Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe
yığın
Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle: "Mağazasının kapısı, sayısız çuval yığınlarıyla tabii bir istihkâm ağzı gibi görünürdü."- Ö. Seyfettin."Bir yığın fare gemiyi bırakıp gitmişti."- T. Buğra
yığın
Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle
yığın
Bir kağnılık yığılan ot
yığın
Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe: "Pencereden süzülen ılık bahar güneşi masayı dolduran kâğıt yığınları üstünde ağır ağır ilerliyordu."- R. N. Güntekin
yığınlar
Favoriten