There are a number of superficial reasons.
- Birkaç yüzeysel nedenler var.
His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class.
- Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.
You're just so superficial and shallow.
- Sen sadece çok yüzeysel ve sığsın.
The curriculum of this school is wide and shallow.
- Bu okulun müfredatı geniş ve yüzeysel.
Beauty is but skin deep.
- Güzellik sadece yüzeyseldir.