She gave her guests a hearty reception.
- O konuklarını yürekten ağırladı.
I am deeply interested in art.
- Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
Tom has a deep affection for Mary.
- Tom Mary'yi yürekten seviyor.
Please accept our heartfelt apologies.
- Lütfen yürekten özürlerimizi kabul edin.
I owe you a sincere apology.
- Sana yürekten bir özür borçluyum.