yürütülen

listen to the pronunciation of yürütülen
Türkisch - Englisch
handled
having a usually specified type of handle; "pearl-handled revolver
past of handle
having a usually specified type of handle; "pearl-handled revolver"
yürü
{f} walk

We've walked all around the lake. - Biz gölün etrafında yürüdük.

She likes to walk alone. - O tek başına yürümeyi sever.

yürü
{f} walking

She likes walking alone. - O yalnız yürümeyi sever.

I watched John and Mary walking hand in hand. - John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.

yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürü
amble
mektuplaşarak yürütülen
epistolary
sırıkla yürütülen tekne
punt
yürü
saunter
yürütülen
Favoriten