yürütücüsü

listen to the pronunciation of yürütücüsü
Türkisch - Englisch
executer
{i} one who puts into effect, one who carries out, one who executes
One who performs or carries into effect
yürü
{f} walk

She was so tired that she couldn't walk. - Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.

I'm too tired to walk. - Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.

yürü
{f} walking

Walking from the station to the house takes only five minutes. - İstasyondan yürüyerek eve gitmek sadece beş dakika.

She likes walking alone. - O yalnız yürümeyi sever.

ortam yürütücüsü
(Bilgisayar) media player
proje yürütücüsü
(Politika, Siyaset) project coordinator
yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürü
amble
yürü
saunter
yürütücüsü
Favoriten