yükseltici

listen to the pronunciation of yükseltici
Türkisch - Englisch
amplifier
booster
strengthening
lifter
promoter
meliorative
(Nükleer Bilimler) riser
yükseltici transformatör
step up transformer
yüksel
{f} rose

The yen rose to the dollar. - Yen dolar karşısında yükseldi.

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

yüksel
went up

The rocket went up smoothly. - Roket sorunsuzca yükseldi.

The balloon went up in the sky. - Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.

yüksel
rise

Prices continued to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam etti.

Prices will continue to rise. - Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.

sıklık yükseltici
(Bilgisayar) up-converter
yüksel
tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
gone up

The average temperature has gone up. - Ortalama sıcaklık yükseldi.

My grades at school have gone up. - Okulda notlarım yükseldi.

yüksel
{f} risen

The level of water in the river has risen. - Nehrin su seviyesi yükseldi.

The cost of living has risen. - Yaşamanın maliyeti yükseldi.

yüksel
{f} rising

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

The rising sun seen from the top was beautiful. - Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.

yüksel
{f} tower

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
got high
yüksel
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

yüksel
{f} buoy
yüksel
{f} towering
yüksel
go up

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking. - Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

Prices are about to go up again. - Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.

Yüksel
(isim) Be lofty, be noble
birim maliyeti; frekans (sıklık) yükseltici
(Askeri) unit cost; upconverter
direk yükseltici
stanchion raiser
egzoz yükseltici
exhaust riser
elektrikli yükseltici
(Elektrik, Elektronik) electric hoist
gerilim yükseltici
step up transformer
kovalı yükseltici
bucket elevator
yükseltici
Favoriten