yükselmesi

listen to the pronunciation of yükselmesi
Türkisch - Englisch
to rise
yüksel
{f} rose

Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius. - Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.

The yen rose to the dollar. - Yen dolar karşısında yükseldi.

yüksel
went up

A cheer went up from the audience. - Seyircilerden bir tezahürat yükseldi.

The balloon went up in the sky. - Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.

yüksel
rise

Prices are still on the rise. - Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.

I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement. - Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.

deniz seviyesi yükselmesi
(Askeri) sea level rise
sesin yükselmesi
swell
yüksel
tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
gone up

Why have coffee prices gone up? - Kahve fiyatları neden yükseldi?

The average temperature has gone up. - Ortalama sıcaklık yükseldi.

yüksel
{f} risen

Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness! - Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.

The cost of living has risen. - Yaşamanın maliyeti yükseldi.

yüksel
{f} rising

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

In September, 1929, stock prices stopped rising. - Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.

yüksel
{f} tower

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

yüksel
got high
yüksel
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

yüksel
{f} buoy
yüksel
{f} towering
yüksel
go up

It is certain that the price of gold will go up. - Altın fiyatının yükseleceği kesin.

There's no guarantee that the stock will go up. - Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.

Yüksel
(isim) Be lofty, be noble
açık artırmada fiyatın yükselmesi
puffing
denizin yükselmesi
the incoming tide
denizin yükselmesi
heave of the sea
havanın yükselmesi
updraft
havanın yükselmesi
updraught
hazreti meryem'in göğe yükselmesi yortusu
Assumption day
hazreti meryem'in göğe yükselmesi yortusu
Feast of the Assumption
suların yükselmesi
high tide
suyun yükselmesi
rise of the water
yer yükselmesi
upthrow
ısınan gazın yükselmesi
convection
yükselmesi
Favoriten