Vandalism is on the rise.
- Vandalizm yükselişte.
The number of people suffering from heart disease is on the rise.
- Kalp hastalıklarından muzdarip insanların sayısı yükselişte.
In September, 1929, stock prices stopped rising.
- Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
We were surprised by a sudden increase in imports.
- İthalatın ani yükselişine şaşırdık.
Nowadays, the majority of European countries is ruled by social democrats, but there is a noticeable increase of right-wing extremism.
- Günümüzde Avrupa ülkelerinin çoğunluğu sosyal demokratlar tarafından yönetilir ama aşırı sağda gözle görülür bir yükseliş var.
The index rose 4% from the preceding month.
- Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
- Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
The unemployment rate went up to 5% because of the recession.
- İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.
The rocket went up smoothly.
- Roket sorunsuzca yükseldi.
Prices are still on the rise.
- Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.
The cost of living has risen.
- Yaşamanın maliyeti yükseldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
Why have coffee prices gone up?
- Kahve fiyatları neden yükseldi?
My grades at school have gone up.
- Okulda notlarım yükseldi.
The exchange rate for the yen against the dollar has risen.
- Yen için döviz kuru dolar karşısında yükseldi.
Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness!
- Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.
The yen is rising and the dollar is falling.
- Yen yükseliyor dolar düşüyor.
In September, 1929, stock prices stopped rising.
- Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
As global warming increases, sea levels get higher and higher.
- Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
Prices are about to go up again.
- Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.
There's no guarantee that the stock will go up.
- Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.