yükselen

listen to the pronunciation of yükselen
Türkisch - Englisch
rising

A rising tide lifts all boats. - Yükselen bir gelgit tüm tekneleri kaldırır.

Social unrest may come about as a result of the endless rising of prices. - Sürekli yükselen fiyatların bir sonucu olarak sosyal huzursuzluk çıkabilir.

uphill
ascending
ascendent
ascendant
upgrade
soaring
raising
{i} towering
upward
risinq
orient
assurgent
yükselen burç
rising sign
yükselen burç
Rising sign, ascendant sign
yükselen değer
Adding Value
yükselen hava akımı
upcurrent
yükselen sıcak hava kitlesi
thermals
yüksel
{f} rose

The index rose 4% from the preceding month. - Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.

The yen rose to the dollar. - Yen dolar karşısında yükseldi.

yüksel
went up

A cheer went up from the audience. - Seyircilerden bir tezahürat yükseldi.

The unemployment rate went up to 5% because of the recession. - İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi.

yüksel
rise

Prices are still on the rise. - Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.

I waited for the curtain to rise with my heart beating in excitement. - Ben, kalbim heyecanla atarken perdenin yükselmesini bekledim.

dalgalar halinde yükselen şey
billow
yüksel
tall

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
gone up

My grades at school have gone up. - Okulda notlarım yükseldi.

Why have coffee prices gone up? - Kahve fiyatları neden yükseldi?

yüksel
{f} risen

The exchange rate for the yen against the dollar has risen. - Yen için döviz kuru dolar karşısında yükseldi.

The level of water in the river has risen. - Nehrin su seviyesi yükseldi.

yüksel
{f} rising

The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily. - Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.

The rising sun seen from the top was beautiful. - Tepeden görülen yükselen güneş güzeldi.

yüksel
{f} tower

The tower rose up against the blue sky. - Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.

The tree was so tall that it towered over the garden wall. - Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.

yüksel
got high
yüksel
get high

As global warming increases, sea levels get higher and higher. - Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.

yüksel
{f} buoy
yüksel
{f} towering
yüksel
go up

Every time cigarettes go up in price, many people try to give up smoking. - Her zaman sigara fiyatları yükseliyor, çok sayıda insan sigara içmeyi bırakmaya çalışıyor.

Prices will continue to go up. - Fiyatlar yükselmeye devam edecek.

Yüksel
(isim) Be lofty, be noble
beş günde bir yükselen ateş
quintan
birden hızla yükselen
skyrocketed
dalga dalga yükselen
billowy
dize kadar yükselen
knee-high
ekliptiğin yükselen noktası
ascendent
ekliptiğin yükselen noktası
ascendant
gitgide yükselen
rising
gittikçe yükselen ahenk
diapason
taşrada hızla yükselen genç profesyonel
rumpie
yeniden yükselen ateş
relapsing fever
Türkisch - Türkisch

Definition von yükselen im Türkisch Türkisch wörterbuch

yükselen burç
Kişinin doğum anında, doğu ufkunda yükselen burca verilen addır. Yıldız haritasında, doğu ufuk çizgisine bakıldığında doğu tarafında bu burç gözükür. Yükselen burç astrolojide aynı zamanda birinci evin yönetcisidir
yükselen
Favoriten