Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

yönlü

listen to the pronunciation of yönlü
Türkisch - Englisch
(road) on which traffic may proceed in (one or two) directions: tek yönlü sokak a one-way street. iki yönlü sokak a two-way street
oriented
directional
(Matematik) directed (line segment, vector)
(matter, problem) which has (a specified number of) sides or aspects: çok yönlü bir soru a many-sided question
(someone) who has (many) abilities or talents. çok yönlü bir adam a man of parts
yön
aspect

Imagination affects every aspect of our lives. - Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.

Creativity is an important aspect for the development of human. - Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.

çok yönlü
versatile

Potatoes are very versatile. - Patatesler çok yönlüdür.

Tom is quite versatile, isn't he? - Tom oldukça çok yönlü, değil mi?

yön
direction

I have a good sense of direction, so I don't get lost. - Ben iyi bir yön duyusuna sahibim, bu yüzden kaybolmam.

A dreary landscape spread out for miles in all directions. - Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.

yön
way

He asked me which way to go. - Bana hangi yöne gideceğini sordu.

The Way produces one, one produces two, two produces three, and three produces the myriad things. - Yöntem biri, bir ikiyi, iki üçü, ve üç sayısız şeyleri üretir.

yönlü alıcı
directional receiver
yönlü demet
directional beam
yönlü doğru
directed line
yönlü hoparlör
directional loudspeaker
yönlü kazanç
directional gain
yönlü kuplör
directional coupler
yönlü mikrofon
directional microphone
yönlü radyo
directional radio
yönlü süzgeç
directional filter
yönlü verici
directional transmitter
yön
course

Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before? - Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?

The flood diverted the course of the river. - Sel nehrin yönünü değiştirdi.

yön
path
yön
direction; side; aspect; way, respect, regard
yön
{i} trend

There's a trend these days towards small families. - Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.

iki yönlü
(Biyokimya) dual
tek yönlü
unidirectional
tek yönlü
one way
tek yönlü
one-way

This is a one-way street. - Bu tek yönlü bir sokak.

Be careful not to drive the wrong way on a one-way street. - Tek yönlü bir caddede ters yönde sürmemeye dikkat edin.

yön
bearing

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
{i} bearings

I lost my bearings when I came out of the subway. - Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.

yön
orientation

Your sexual orientation is not something you can change. - Cinsel yöneliminiz değiştirebileceğiniz bir şey değildir.

By simply changing the orientation of a house in relation to the sun, you can save up to thirty percent of the energy required or wasted for heating or cooling it. - Güneşe göre bir evin yönünü değiştirerek evi ısıtmak ya da soğutmak için gerekli ya da boşa harcanmış enerjinin yüzde otuzunu tasarruf edebilirsiniz.

çok yönlü
well-rounded

Tom is a well-rounded person. - Tom çok yönlü bir kişi.

Tom is a well-rounded individual. - Tom çok yönlü bir birey.

iki yönlü
bilateral
iki yönlü
two-way

Is the road wide enough for two-way traffic? - Yol, iki yönlü trafik için yeterince geniş mi?

yön
quarter
yön
weather

We were rerouted because of weather. - Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.

yön
party

He had led the Republican Party with great success. - O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.

A farewell party was held for the executive who was retiring. - Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.

yön
streak
yön
rubric
yön
direction; quarter: O yöne doğru gitti. He went in that direction
yön
in terms of
yön
side, aspect; angle: Bu sorunun birkaç yönü var. There are several sides to this matter. Probleme o yönden bakmadım. I haven't looked at the problem from that angle
yön
regard
yön
facet
yön
directional
yön
side

I just discovered the dark side of Tatoeba. - Tatoeba'nın karanlık yönünü kesinlikle keşfettim.

I heard Tom's side of the story. - Tom'un hikaye yönünü duydum.

yön
respect

England resembles Japan in many respects. - İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.

He's well respected for his management skills. - Yönetim becerilerinden dolayı ona oldukça saygı duyulur.

yön
point of view line of thought, line: politik yönü belli olmayan biri someone whose political views are not readily apparent
aşağı yönlü olacak şekilde
downwardly, down, downwards, downward
yön
complexion
yön
sense

I have no sense of direction so I always travel with a compass. - Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.

Tom has no sense of direction. - Tom'un yön duyusu yok.

yön
channel
el ile çift yönlü
(Bilgisayar) manual duplex
giden tek yönlü yayın
(Bilgisayar) unicasts sent
iki yönlü
ikiyönlü
iki yönlü çalışan
double action
iki yönlü çalışan
double acting
iki yönlü şose
two way
pop yönlü biçimlendirme
pop directional formatting
tam dupleks/tam çift yönlü
(Askeri) full duplex
tek yönlü
single-acting
tek yönlü
single-track
tek yönlü
unilateral
tek yönlü
one-track
tek yönlü
(hat) simplex
tek yönlü hat
simplex
tek yönlü iş
one line business
tek yönlü parallel sıralı çoklu birlik
(Askeri) parallel track multiunit non-return
tek yönlü telgraf sistemi
simplex
ters yönlü dip akıntısı
undertow
yarı dubleks/yarı çift yönlü
(Askeri) half duplex
yön
(Hukuk) aspect, trend
zıt yönlü kurutma
countercurrent drying
zıt yönlü kuvvetler
opposite forces
çift yönlü
two-way
çift yönlü
two way
çift yönlü
duplex , full duplex
çift yönlü seçenek
(Bilgisayar) duplex option
çift yönlü telgraf gönderici alet
quadruplex
çift yönlü telgraf sistemine ait
quadruplex
çift yönlü trafik
two way traffic
çift yönlü yol
dual carriageway, divided highway
çok yanlı/yönlü
versatile, many-sided
çok yönlü
all-round

We've seen all-round improvements lately. - Hepimiz son zamanlarda çok yönlü iyileştirmeler gördük.

çok yönlü
ambidextrous

Tom is ambidextrous and can use his right hand equally as well as his left. - Tom çok yönlüdür ve sol elinin yanı sıra sağ elini de eşit olarak kullanabilir.

Half of his class can write with both hands; they're ambidextrous. - Sınıfının yarısı iki eliyle de yazabilir; onlar çok yönlüdür.

çok yönlü
all purpose
çok yönlü
a) multi-directional, all-round b) versatile
çok yönlü
sophisticated

There's a very sophisticated background. - Çok yönlü bir özgeçmişi var.

çok yönlü
(Hukuk) multifaceted, versatile
çok yönlü kimse
all rounder
çok yönlü talepler
(Hukuk) multiple requests
üç yönlü
trilateral
yönlü
Favoriten