I'm not really serious about managing this project, but I need to be seen to be making the effort.
- Bu projeyi yönetme hakkında gerçekten ciddi değilim ama çaba sarf ederken görülmem gerekiyor.
I want to become better at managing my time.
- Zamanımı yönetmekte daha iyi olmak istiyorum.
He has enough ability to manage a business.
- Bir işi yönetmek için yeterli yeteneğe sahip.
Sami wanted to direct a film.
- Sami bir film yönetmek istiyordu.
To rule a country is not an easy task.
- Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.
She's good at getting around rules.
- Kuralları yönetmekte iyidir.
The owners appointed him manager.
- Sahipler, onu yönetici olarak atadılar.
He made a favorable impression on his bank manager.
- O, banka yöneticisinde olumlu bir izlenim bıraktı.
Tom doesn't really seem to understand how to run meetings.
- Tom toplantıları yönetmekten gerçekten anlıyor gibi görünmüyor.
Inertia is an important governing law.
- Atalet önemli bir yönetim yasasıdır.
Tom masterminded his father's death.
- Tom babasının ölümünü yönetiyor.
Mary conducted the orchestra using a baton.
- Mary bir baton kullanarak orkestrayı yönetti.
Who is conducting the orchestra tonight?
- Bu gece orkestrayı kim yönetiyor?
It is love that rules the world.
- Dünyayı yöneten aşktır.
The hand that rocks the cradle rules the world.
- Beşik sallayan el dünyayı yönetir.
Fight back against the oppression of the ruling elite.
- Yöneten seçkinlerin zulmüne karşı direnin.
The city of Aachen is administered as an independent district.
- Aachen kenti bağımsız bölge olarak yönetilmiş.
The mayor administers the affairs of the city.
- Belediye başkanı kent işlerini yönetir.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
That island was governed by France at one time.
- O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.
I'm not really serious about managing this project, but I need to be seen to be making the effort.
- Bu projeyi yönetme hakkında gerçekten ciddi değilim ama çaba sarf ederken görülmem gerekiyor.
How are you managing it?
- Onu nasıl yönetiyorsun?
To govern a country is not an easy job.
- Bir ülkeyi yönetmek kolay bir iş değildir.
I think people should be allowed to govern themselves.
- İnsanlara kendilerini yönetmek için izin verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
Anime director Satoshi Kon died of pancreatic cancer on August 24, 2010, shortly before his 47th birthday.
- Anime yönetmeni Satoshi Kon, kırk yedinci doğum gününden kısa süre önce 24 Ağustos 2010 tarihinde pankreas kanserinden öldü.
The boss directed his men to finish it quickly.
- Patron onu çabuk bitirmeleri için adamlarını yönetti.
The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.